Kovboy filmi gibi

Vahşi doğada aslanlar canları sıkıldıkça bir tavşanı çevirip “Senin neden şapkan yok” diye dayak atıyorlarmış. Bir süre böyle gittikten sonra aslanlar sıkılmış. “Hep...

Vahşi doğada aslanlar canları sıkıldıkça bir tavşanı çevirip “Senin neden şapkan yok” diye dayak atıyorlarmış.

Bir süre böyle gittikten sonra aslanlar sıkılmış.

“Hep şapka yüzünden mi döveceğiz bu tavşanı, artık başka bir bahane bulmamız lazım” diye oturup müzakere etmeye başlamışlar.

Aslanlardan birinin aklına parlak bir fikir gelmiş:

“Tavşanı çağırıp sigara almaya gönderelim. Uzun paket getirirse “Neden kısa getirmedin, kısa paket getirirse neden uzun getirmedin” deyip yine döveriz.”

Bu fikir anne aslanın kafasına yatmış.

Tavşanı çağırıp “Git bana bir sigara al gel” demiş.

Tavşan kısa bir süre düşündükten sonra “Uzun mu olsun, kısa mı” diye sorunca aslanların planı suya düşmüş.

Anne aslan, az durduktan sonra tavşana tokatı patlatıp gürlemiş:

“Ulan senin niye şapkan yok!”

Teşbihte hata olmasın, ABD’nin S-400 füzeleriyle ilgili Türkiye’ye karşı aldığı tutum bana bu fıkrayı hatırlattı.

Hafta başında ABD Kongresi’nden 3 kişilik bir heyet tek gündemle, yani S-400 işinden vazgeçin talebiyle Ankara’ya gelmişti.

Sızan bilgilere göre Kongre üyeleri, Türkiye’nin alıcı değil, ortağı olduğu F-35 savaş uçaklarının teslimi için yine aynı şartı masaya sürmüşler, bir de şöyle bir gerekçe sunmuşlardı:

“S-400 füzeleri F-35’lerin gizli bilgilerini elde edebilir”

Peki, bu kaygı gerçeği yansıtıyor mu?

Hemen söyleyelim, hayır, yansıtmıyor.

Türkiye’nin, Rusya ile S-400 hava savunma füzesi anlaşmasını yaparken pazardan domates alır gibi hareket etmediğini ifade ederek başlayalım.

Bir defa bu fikir ilk defa siyasi bir pozisyon alma biçiminde değil, TSK’dan gelen “Acil ihtiyacımız var. Dünya’nın en iyisi de bu, bu füzeleri alalım” talebiyle gündeme geldi.

Bunu, bu talebi bizzat en tepeye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ileten bir kuvvet komutanının ağzından duyduğum için bu kesinlikte yazabiliyorum.

Ayrıca, S-400 meselesinin hikayesi, Amerika’nın kalesine bir gol atma düşüncesi öncelenerek değil, Türkiye’nin hava savunma alanındaki ‘Çıplak’ hali tespit edildikten sonra başlamış oldu.

Lafın kısası Türkiye’nin hava savunma sistemini güçlendirmek için acilen harekete geçmesi gerekiyordu.

S-400 anlaşmasının hızlı bir şekilde yapılmasının, ilk bataryanın teslim tarihinin Temmuz 2019’a çekilmesinin temel gerekçesi de bu.

Peki, Amerikan Kongre üyelerinin dile getirdiği gibi bu füzelerin NATO sistemi ya da F-35’lerin sırlarını deşifre etme gibi özelliği var mı?

Varsa bile, Türkiye füzeleri aldıktan sonra IFF (Idendification Friend or Foe) denilen dost düşman tanıma sistemini NATO’ya göre uyarlayacağını taahhüt etmiş durumda.

Zaten dönem dönem NATO yetkililerinden gelen “Türkiye bu uyarlamayı yaparsa sorun yok, S-400’leri alabilir” açıklamasının dayanağı da burası.

Bu durumda “NATO itiraz etmediğine göre ABD neden mütemadiyen bu işe karşı çıkıyor” sorusuna bir yanıt aramamız gerekecek.

ABD, S-400 füzelerinin alımına karşı çıktığı gibi, Türkiye’nin Patriot sistemini satın almasına da rıza göstermiyor.

O halde buradan hangi sonuç çıkıyor?

ABD, Türkiye’nin hava savunmasının ‘çıplak’ halde kalmasını istiyor sonucu çıkıyor.

Sorular bitmedi.

Aynı iz üzerinden gittiğimizde bu defa “ABD, Türkiye’nin hava savunmasının ‘çıplak’ halde kalmasını neden istiyor?” Sorusu karşımıza çıkıyor.

Bu sorunun bir tane yanıtı var:

Amerika, Türkiye’nin kendi sınırlarını ve hava sahasını koruma kabiliyetine sahip, egemen bir ülke olmasını arzu etmiyor, o yüzden böyle davranıyor.

Temel neden bu olduğu için, şimdiki ABD yönetiminin ana karakterini temsil eden ‘kas gücüyle’, şantajla, tehditle Türkiye’ye boyun eğdirmek istiyorlar.

Şimdi bir de işin içinde Rahip Brunson krizi olduğu için, artı bu krizin Türkiye’nin ekonomisini olumsuz yönde etkilediğini gördükleri için, bu ortamı Türkiye’yi S-400’lerden vazgeçirmek için bir fırsat olarak değerlendirmek istiyorlar.

Olan bu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, bu konuyla ilgili artık ezbere bildiğimiz Ankara’nın duruşunu en sade haliyle dün bir kere daha tekrarladı:

“Benim hava savunma sistemine acil ihtiyacım var. ABD bize hava savunma sistemi Patriotları satacak mı? Herkeste füze var. Kendi ülkemi savunacak sistemi almak zorundayım. F- 35’in ortağıyız biz. Biz bunun ortağıyız. Burada uluslararası hukuk var. Kovboy filminde olduğu gibi ‘ben her istediğimi yaparım’ derse bunun bir karşılığı olur.”

Şöyle bir cümle ile toparlayalım:

Amerika, Türkiye’ye, anlaşmaları imzalanmış, peşinatı ödenmiş S-400 füzelerinden vazgeçmemesi halinde, aynı şekilde ortağı olduğu için parasını ödediği F-35 savaş uçağını vermemekle tehdit ediyor.

İnanılır gibi değil ama durum tam olarak bu şekilde.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yabancı öğrenciler Türkiye’ye neden bu kadar çok ilgi gösteriyor? 16 Temmuz 2022 | 259 Okunma 1071, 1453, 1915, 15 Temmuz 2016 15 Temmuz 2022 | 176 Okunma Aşkınan tatil yapan yorulmaz 13 Temmuz 2022 | 386 Okunma Nebevi liderlik ve Hz. Muhammed (s.a.v.) 09 Temmuz 2022 | 112 Okunma ​Madencilikte daha büyük hedeflere doğru 02 Temmuz 2022 | 170 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar