MİT’ten nefes kesen operasyonlar

Milli İstihbarat Başkanlığı son dönemde dosta güven veren düşmana korku salan çok önemli işler yapıyor. Son haber, Esad rejiminin en güvenli liman olarak gördüğü Lazkiye’den geldi. Reyhanlı...

Milli İstihbarat Başkanlığı son dönemde dosta güven veren düşmana korku salan çok önemli işler yapıyor.

Son haber, Esad rejiminin en güvenli liman olarak gördüğü Lazkiye’den geldi.

Reyhanlı patlamasının sorumlularından Yusuf Nazik, film gibi bir operasyonla paketlenip Türkiye’ye getirildi.

Bu operasyonun niteliğini anlamımızı kolaylaştıracak bazı bilgiler verelim:

-Operasyonu MİT tamamıyla kendi imkanlarıyla yaptı. Yabancı herhangi bir devletten istihbari ya da lojistik bir destek alınmadı.

-Lazkiye şehir merkezi, Şam rejiminin askeri birlikleri, kolluk güçleri ve istihbarat birimleri (Muhaberat) tarafından sıkı bir şekilde kontrol altında tutuluyor. Ayrıca, rejimin arkasında duran Rusya tarafından radarlarla da sıkı bir gözetim söz konusu.

-MİT, Yusuf Nazik’i paketlemeden önce uzun süre sabırla takipte tutuyor. Burada amaç, hedef kişinin alışkanlıklarını ve rutin hayatını tespit etmek.

-Operasyonun sofistike niteliğini ortaya koyan bir başka bilgi daha var. Paketlenen kişi, Reyhanlı saldırısını doğrudan Suriye Muhaberatı'ndan aldığı talimatla yerine getirdiği için, rejim tarafından verilen kimlik ve sağlanan imkanlarla korumalı bir hayat sürüyordu.

-Kotarılan işin, Suriye iç savaşını körükleyen Muhaberat'ın prestijine ağır bir darbe vurduğunu da buraya eklemek lazım.

Sözün burasında, bu kadar yoğun koruma altında tutulan bir kişinin Rusya destekli rejimin kalesinden tereyağından kıl çekilir gibi alınarak nasıl paketlenebildiği sorusu karşımıza çıkıyor.

İstihbarat birimleri, işin bu kısmını ‘meslek sırrı’ olarak tutuyor.

Bunun anlaşılabilir bir gerekçesi de var tabii.

Uygulanan yöntemin ortaya çıkması, bundan sonraki hedef kişilerin işine yarayabilir.

MİHRAÇ URAL’IN YARALANMASI: RASTLANTI MI OPERASYONUN BİR PARÇASI MI?

Yusuf Nazik ile birlikte Reyhanlı saldırısının planlayıcısı olarak bilinen Şam Kasabı lakaplı Mihraç Ural Türkiye’de daha yakından tanınan birisi.

Ural’ın birkaç gün önce yüzü gözü sargı içinde yaralı halde çekilmiş bir fotoğrafı, kendisine ait olduğu söylenen “Beni bu hale MİT getirdi” beyanı eşliğinde ortaya çıkmıştı.

Bu bir rastlantı mıydı, yoksa Yusuf Nazik’in paketlenmesiyle ilişkili operasyonun bir parçası mıydı bilmiyoruz.

Ama rastlantı bile olsa, bu adamların hem kendilerini koruyanlara karşı güvensizlik duygularını pekiştirecek, hem de bir MİT efsanesinin yürüyüp gitmesini sağlayacak büyük bir psikolojik tahribatla karşı karşıya kalacakları kesin.

TERÖRÜ KAYNAĞINDA ÖNLEME KONSEPTİNİN SAHA UYGULAMASI

MİT’in Suriye dosyasına hakimiyeti konusunda hükümet çevrelerinden de sitayiş dolu cümleler işitiyoruz.

Sadece operasyon yapma ya da istihbarat toplama anlamında değil, politika oluşturma konusunda da MİT’in Ankara’daki karar alıcılar nezdinde yüksek bir itibarı söz konusu.

Müzakereler, pazarlıklar, bunların saha uygulamaları…

Fırat Kalkanı, Afrin harekatları…

Bunların hepsinde MİT’in ve teşkilat başkanı Hakan Fidan’ın çok önemli katkıları oldu.

Bu gördüklerimizi, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ortaya çıkan, benim kişisel olarak ‘Güvenlikte Erdoğan Doktrini’ adını koyduğum ‘Terörü Kaynağında Önleme’ konseptinin saha yansımaları olarak nitelendirebiliriz.

2015 yazında başlayıp, 2016 sonuna kadar devam eden kabus günlerini gözünüzün önüne getirirseniz, terörü kaynağında önleme konseptinin uygulamasında ne kadar mesafe kat edildiğini anlayabilirsiniz.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yabancı öğrenciler Türkiye’ye neden bu kadar çok ilgi gösteriyor? 16 Temmuz 2022 | 259 Okunma 1071, 1453, 1915, 15 Temmuz 2016 15 Temmuz 2022 | 176 Okunma Aşkınan tatil yapan yorulmaz 13 Temmuz 2022 | 387 Okunma Nebevi liderlik ve Hz. Muhammed (s.a.v.) 09 Temmuz 2022 | 112 Okunma ​Madencilikte daha büyük hedeflere doğru 02 Temmuz 2022 | 171 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar