Nasıl PKK’lı, DHKP-C’li, FETÖ’cü ve hatta DAEŞ’çi oldular?

Şüphesiz bir paratoner gibi Cumhurbaşkanı’na yönelen nefret, bir mühendislik ürünü ve bir amacı var. Gezi’ye kadar, mülkün (devletin) sahibi olarak hisseden kesimlerdeki öfke yönetilebilir seviyedeydi. Her...

Şüphesiz bir paratoner gibi Cumhurbaşkanı’na yönelen nefret, bir mühendislik ürünü ve bir amacı var. Gezi’ye kadar, mülkün (devletin) sahibi olarak hisseden kesimlerdeki öfke yönetilebilir seviyedeydi. Her değişim döneminde reformcu aktör ve statüko arasında bir gerilim oluşur, doğaldır. Ancak Gezi’den beri daha ölümcül bir ittifak meydana geldi.

FETÖ ve PKK’nın katılımıyla oluşan ittifak, siyaset, medya, akademi, sendika, oda ve STK’lardaki örgütlü gücüyle etkilediği kitlelerin kimyasını değiştirmeye başladı. Hiçbir ideolojik kalıpla izah edilemeyecek bir mühendislikle yüzleşiyoruz.

Aslında yapılan araştırmalar gösteriyordu ki, genel, yerel, referandum, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bu ülkede her dört vatandaştan üçü en az bir kez AK Parti veya onun ürettiği değişikliklere “evet” oyu vermişti.

Dolayısıyla, Gezi’den itibaren yaşana kimya değişimini, psikoloji temelli algı mühendisliklerini anlamadan analiz etmek mümkün değil. Savcı Mehmet Selim Kiraz cinayetinde, PKK’nın 6-8 Ekim’den beri yaptığı katliamlarda, “Yeni” CHP ve medyasının aldığı tavır, toplum mühendisliğine dayanmadan cesaret edilecek şey değildi. Bu kadar pervasızca davranılamazdı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Keşke o kadar basit ve kolay olsa… 26 Eylül 2020 | 261 Okunma Model çok net… 24 Eylül 2020 | 372 Okunma Basit bir tartışma değil… 19 Eylül 2020 | 279 Okunma Beceremedin Macron… 17 Eylül 2020 | 492 Okunma Bana dostunu söyle... 12 Eylül 2020 | 1.993 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar