K. Karabekir ile M. Kemal mahkemesi

GÜNÜN TARİHİ 26 Ocak 1948Bundan yetmiş sene kadar evvel (26 Ocak 1948) vefat eden Millî Mücadele kahramanlarından Kâzım Karabekir, ne yazık ki ekseriyet tarafından hakkıyla bilinmiyor, tanınmıyor. Aslında tarih...

GÜNÜN TARİHİ 26 Ocak 1948
Bundan yetmiş sene kadar evvel (26 Ocak 1948) vefat eden Millî Mücadele kahramanlarından Kâzım Karabekir, ne yazık ki ekseriyet tarafından hakkıyla bilinmiyor, tanınmıyor.

Aslında tarih mahkemesinde görüşülmesi gereken bu tuhaf vaziyetin önemli iki sebebi var.

Birincisi: M. Kemal ile sonradan birçok noktada ters düşmesi;

İkincisi ise: Sonradan “Günlükler” ismiyle yayınlanan kendi Hatırât‘ının, bir başka hatırât olan M. Kemal’in “Nutuk” kitabı ile yine pek çok konuda zıt düşmesidir.

Oysa, biri diğerisiz anlaşılamaz ve hakkıyla anlatılamaz. Muhakemeli, karşılaştırmalı gitmek lâzım. Yoksa...

Meselâ: M. Kemal’in sadece asker ve siyasetçi yönünü bile lâyıkı veçhiyle anlayabilmek için, hem Karabekir Paşanın biyografisini detaylı şekilde bilmek, hem de onun yazdıklarını (bir kısmı yayınlanamayan) bilgi, belge ve hatıra notlarını didik didik araştırıp okumak icap eder. Aksi halde, yazılacak veya söylenecek hemen her söz ya eksik kalır, ya da yanlış olur.

Zira, doğum tarihleri dahi hemen hemen aynı (1881-82) olan bu iki şahsiyet, tâ 1924’de kadar da birlik ve beraberlik içinde hareket etmişler: Özellikle Millî Mücadelenin başında biri Trabzon, diğeri Samsun’da iken haberleşmiş, Amasya Tamimine birlikte imza atmış, Erzurum ve Sivas Kongrelerine birlikte katılmış, Ankara Hükümetini ve Meclisini birlikte kurmuş, istilâcı düşmana karşı aynı cephede mücadele etmişler, vesâire...

1924’te ise, özellikle Hilâfet’in lağvedilmesinden sonra yolları ayrılmış ve farklı siyasî kulvarda bulunmayı tercih etmişlerdir.

M. Kemal, CHF’nin Kurucu Genel Başkanı iken, Karabekir Paşa da TCF’nin Kurucu Genel Başkanı olmuş. Biri iktidar, diğeri anamuhalefet partisi olarak...

Ne var ki, M. Kemal ve yakın arkadaşları, siyaseten yolunu ayıran Karabekir ve dâva arkadaşlarını rahat bırakmamış. Daha açık bir ifade ile, onlara dünyayı dar ve hayatı zindan etmişler.

Meselâ, partilerini (TCF) kapattırmakla yetinmeyerek, 1925 yılı başlarında Doğu’da zuhûr eden Şeyh Said Hadisesinin faturasını da onlara yükleyerek, her birini adeta birer mücrim, bir hain durumuna düşürdüler.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Meşrûtiyetten önceki Şûrâ 01 Nisan 2018 | 245 Okunma Türk Ocakları ve Barbaros heykeli 25 Mart 2018 | 169 Okunma İki Çanakkale var 18 Mart 2018 | 169 Okunma Yeşilaycıydı; katledildi 05 Mart 2018 | 206 Okunma Seferberlik hâli 27 Şubat 2018 | 235 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar