İhracat ve yatırımlara sürdürülebilir destek

Almanya ile son dönemde yaşanan gerginlik, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkileri ticaret ve finans kanalından sıkıştırmaya yönelik bir dizi çağrı ve girişimi de beraberinde getirdi. Almanya, bir yandan...

Almanya ile son dönemde yaşanan gerginlik, Türkiye ile AB arasındaki ekonomik ilişkileri ticaret ve finans kanalından sıkıştırmaya yönelik bir dizi çağrı ve girişimi de beraberinde getirdi. Almanya, bir yandan Gümrük Birliği Anlaşması'nın revizyonunu askıya aldırmaya çalışırken, bir yandan da Türkiye'yi AB'den gerçekleştirdiği hammadde ithalatı ve dış ticaretin finansmanı kanalından sıkıştırma gayretinde. AB'nin merkez kurumları Türkiye ile sürecin diyalog içerisinde yönetilmesi noktasında, Almanya'nın çağrılarına prim vermiyor gözüküyor. Ama, daha önce de 'kötü polis-iyi polis' uygulamaları görmüştük. Bu nedenle, Türkiye'nin hammadde ithalatına yönelik ve dış ticaretin finansmanına yönelik detaylı çalışmalar gerçekleştirip, alternatif çözümler üzerinde çalışmak; hammaddede alternatif tedarikçi ülkelere yönelik ve dış ticaretin finansmanında da Kredi Garanti Fonu'na benzer bir yapı üzerinde yoğunlaşmak yararlı olacaktır.
İhracatın aylık bazda son 6 yılın en iyi, son 8 yılın en iyi ikinci artış oranını yakalamış olması, 2017'nin ihracat açısından atılım yılı olarak ilan edilmesiyle uyuşuyor. Bu başarının sekteye uğramaması adına, ihracatçının hammadde tedarikine yönelik, ithalat nasıl yerli hammadde ile ikame edilebilir, ihracatçının maliyetlerine nasıl katkı sağlanabilir; dış ticaretin finansmanına yönelik ek imkanlar nasıl oluşturulabilir, üzerinde çalışmamız gerekiyor. Bu açıdan, içinde bulunduğumuz bu yoğun çalışma dönemi ihracatçı birliklerinin yeniden yapılanması adına doğru zaman mıdır, kuşkularım söz konusu. Üretim maliyetlerinin yönetilmesi ve düşürülmesine yönelik her tedbir, aynı zamanda enflasyonun aşağı çekilmesi adına çok önemli. Üretim maliyetlerinin sürdürülebilir kılınması, ihracatçımızın rekabet imkanını da arttıracaktır. Gelişmekte olan ekonomilerde, ortalama yıllıklandırılmış enflasyon yüzde 3.1'e gerilemiş iken, TCMB'nin 2017 sonu için ortalama yüzde 8.7'yi, 2018 sonu için ise yüzde 6.4'ü tahmin etmesi, fiyat istikrarı ile ilgili bir hayli işimiz olduğunu gösteriyor.
Sürdürülebilir yatırım hamleleri adına, hammadde, işgücü, enerji, finansman ve Ar-Ge maliyetlerinin yönetilebilir olması, yatırımlar için uygun maliyetlerle yeni yatırım alanlarının oluşturulması, bir an önce OSB'lerdeki arsa rantının önüne geçilecek adımların atılması kritik önemde. İhracat ve yatırımları sürdürülebilir kılacak her türlü adım, tedbir ve paket bizi 2023'e güçlü bir ekonomi olarak taşıyacak fırsatların da önünü açacak.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Küresel kutuplaşmanın ‘ekonomik’ sonuçlar 19 Nisan 2024 | 36 Okunma Küresel ekonominin 4 ‘derinleşen’ sorunu 17 Nisan 2024 | 102 Okunma Türkiye’nin küresel hedefi yüzde 1.5 15 Nisan 2024 | 99 Okunma Küresel talebin direnci ve Türkiye’nin büyümesi 10 Nisan 2024 | 59 Okunma Küresel enflasyonun değişen anatomisi 08 Nisan 2024 | 31 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar