Rıza Kayaalp

TÜRKİYE’de eskilere benzemeyen yeni bir güreşçi kuşağı yetişiyor. Çayırlardan yetişen eski güreşçiler günümüzde azaldı. Bu günkü güreşçilerin çoğu...

TÜRKİYE’de eskilere benzemeyen yeni bir güreşçi kuşağı yetişiyor. Çayırlardan yetişen eski güreşçiler günümüzde azaldı. Bu günkü güreşçilerin çoğu eğitim merkezlerinde çok küçük yaşta başlıyorlar spora. Adlarını hep yan yana andığımız Rıza Kayaalp ve Taha Akgül güreş merkezlerinden yetişmiş, efsaneleşmiş iki büyük şampiyon…

“Sessiz Şampiyon” romanı için Ahmet Bilek’in yaşamını araştırdığım günlerde eşi Ayten Hanım’la Eskişehir’de uzun söyleşilerimiz olmuştu. Onun da dikkatini çekmiş. Rıza Kayaalp gibi bir iki güreşçiyi örnek vererek, “Şimdikilerin yüzü eskilere benzemiyor, neden acaba?” demişti.

Elbette güreş çok değişti, şimdikilerin yüzleri bile eskilere benzemiyor.  

Bunun nedenlerini konuşurken, dev cüsseli, bebek yüzlü Rıza Kayaalp gelmişti gözlerimizin önüne. Doğrusu nasıl açıklayacağımızı bilememiştik. Eski ağırlardan Hamit Kaplan’ı düşünüyorum. Rahmetlinin alnında sanki üst üste eklenmiş üç dört insan derisi vardı. Rıza Kayaalp onun yanında kolej çocukları gibi kalıyor. Oysa köy çocuğu ikisi de… Bir de gene eski ağırlardan Gıyasettin Yılmaz ile Taha Akgül’ün fotoğraflarını yan yana koyun. Gıyassettin’in ürkütücü yüzünün yanında Taha gene sevimli bir kolej çocuğuna benziyor. Gıyasettin Yılmaz emniyete girmeden önce, Devlet Demiryollarında bir ara hademe olarak çalıştı. Gerçekten öyle ürkütücü bir hali vardı ki, kadın memurlar ondan çay istemeye çekinirlerdi.

Rıza da, Taha da köy çocuğu ama köylüler gibi yaşamadılar. Birinci nedeni bu olabilir. Eski kare minderler brandadan yapılırdı, çok sertti, şimdikiler yumuşak kauçuktan… Çok basit bir gelişme gibi görünse de minder deyip geçmeyelim. Eski branda minderlerde alışıncaya değin genç güreşçinin alnı, yüzü sıyrıklar içinde kalırdı. Branda minderlerin kenarında çizgi yoktu, minder bitince güreş de biterdi, minderden sonraki sert alanla güreşçilerin tehlikeli temasları olurdu. Minder kenarları çok tehlikeli yerlerdi. Oysa şimdiki kauçuk minderlerde daire biçimindeki çizgide güreş biter, ama yumuşak minder bitmez. Bu basit gibi görünen yenilik aslında minderde bir devrimdir.

Biz yeniden bebek yüzlü koca devin öyküsüne dönelim. Rıza Kayaalp 10 Ekim 1989’da Yozgat’ın Kavurgalı köyünde doğmuş. Altı çocuklu bir ailede büyümüş. Belli ki kardeşleriyle boğuşarak başladı güreşe. Sonra sıra babaya gelmiştir. Ne hoştur baba-oğul güreşi. Baba bir yerini yakalayıverir oğlunun, gücünü mü gösterir, sevgisini mi anlayamazsınız.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vesayet vesayet dedikleri!.. 16 Nisan 2024 | 97 Okunma Güneş Her Şeyin Farkındaydı 02 Nisan 2024 | 329 Okunma Rıza Kayaalp ya da bir an, ahh o bir an!.. 05 Mart 2024 | 275 Okunma Öldürülen Türk Dil Kurumu üyeleri 20 Şubat 2024 | 576 Okunma Köy enstitülü bir çınar 23 Ocak 2024 | 243 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar