Didim Beylerine karşı bir Köroğlu

Bir romanı bitirdikten sonra, uzun bir süre yenisine başlayamıyorum. Roman böyle bir tür ya da ben böyle bir yazarım. Sessiz Şampiyon’un ardından, bir tarla misali kendimi gene nadasa bıraktım. Bazen uzun sürüyor bu...

Bir romanı bitirdikten sonra, uzun bir süre yenisine başlayamıyorum. Roman böyle bir tür ya da ben böyle bir yazarım. Sessiz Şampiyon’un ardından, bir tarla misali kendimi gene nadasa bıraktım. Bazen uzun sürüyor bu dönem. İnsanlarla konuşuyorum, dertlerini, öykülerini dinliyorum… Kafamda hep yazabilir miyim düşüncesiyle…  Uzayıp giden davalar Kemal Sunal filmlerine konu olmuştur. Yargı yerleri bu yüzden korkutur insanları. Bazen bir ömür adliye koridorlarında geçebilir.Mehmet Polat, yaklaşık kırk yıl süren bir davanın kahramanı… Doğrusu ben bunca uzun süren bir mahkeme ne gördüm, ne duydum… Böylesine inatla mücadele eden bir davacıya da rastlamadım. Kırk yıl bu… Yıllar geçtikçe dava sayısı da artmış. Önce bir dava, iki, üç derken, otuza ulaşmış. Kayınpederinden Didim/Yakınköy’de müstakil, bahçeli bir kooperatif hissesi miras kalmış… Yolsuzlukları, usulsüzleri içine sindirememiş Mehmet, kooperatif yönetimine karşı dava açmış, kırk yıl önce… Bir öğretmen maaşından ibaret geliri, yıllardır avukatlara, bilirkişilere, mahkeme masraflarına gidiyor… Günleri avukat bürolarında, mahkeme koridorlarında geçiyor. Karışık adalet mekanizması içinde önce avukatlardan soğumuş. Dostoyevsky de hiç sevmez avukatları. “Satılmış vicdanlar” der. Adaletin temel direği vicdanı daha kendi avukatında bulamamış Mehmet. Gerisini siz düşünün… Mahkemelerde hukuk bilgisi epey ilerlemiş, sonunda kendisi avukat olmuş. Karşı taraf trilyonlarla oynayan kooperatifçiler, her yere kolayca uzanıyorlar… Belediyesinden adliyesine dek adamları var. Bizimki bir garip öğretmen… Ama yılmıyor, yıldıramıyorlar, peşine taktıkları çakallar da yıldıramamış. Vaktiyle öğrendiği karate, Batıkent tepelerinde birlikte yaptığımız koşular, idmanlar işe yaramış. Sıhhiye Köprüsü’nün altında peşine taktıkları iki çakalı bir güzel pataklamış. Mehmet’le birlikte dağlarda çok koştuk. Bazen ay ışığında başlayan koşularımız gün ışığında biterdi. Hayatımda en erken randevuyu ben bu arkadaşa verdim, sabahın köründe...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vesayet vesayet dedikleri!.. 16 Nisan 2024 | 94 Okunma Güneş Her Şeyin Farkındaydı 02 Nisan 2024 | 329 Okunma Rıza Kayaalp ya da bir an, ahh o bir an!.. 05 Mart 2024 | 275 Okunma Öldürülen Türk Dil Kurumu üyeleri 20 Şubat 2024 | 575 Okunma Köy enstitülü bir çınar 23 Ocak 2024 | 243 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar