O yumruktaki kahreden detay
Yediği yumruk sebebiyle Özgür Özel’e çok geçmiş olsun. Rivayet de muhtelif, teori de muhtelif o yumruk hakkında. “Yumruğu Özgür Özel kendine attırdı” fantastik teorisinden başlayıp yumruğu atanın “Osmanlı torunuyum” dediği gerçeküstü iddiasına, “bakanlık işini yapmadı” sızlanmalarından başlayıp “adam CIA hesabına çalışıyormuş” diyenine kadar bin türlü iddia. Bilemem ama dilerim ki tez vakitte o yumruğun hesabı sorulsun ve sorulacaktır da. Hem devlet peşini bırakmaz işin hem de CHP. Diğer yandan
Yediği yumruk sebebiyle Özgür Özel’e çok geçmiş olsun.
Rivayet de muhtelif, teori de muhtelif o yumruk hakkında. “Yumruğu Özgür Özel kendine attırdı” fantastik teorisinden başlayıp yumruğu atanın “Osmanlı torunuyum” dediği gerçeküstü iddiasına, “bakanlık işini yapmadı” sızlanmalarından başlayıp “adam CIA hesabına çalışıyormuş” diyenine kadar bin türlü iddia.
Bilemem ama dilerim ki tez vakitte o yumruğun hesabı sorulsun ve sorulacaktır da. Hem devlet peşini bırakmaz işin hem de CHP.
Diğer yandan da Özgür Özel’i epeyce talihsiz bulduğumu da ifade etmek isterim. Önce bacağı kırıldı, ardından yumruk yedi falan; Allah beterinden korusun.
Tüm bu iddia düzlemi içerisinde benim en çok canımı sıkan şey “taş gibi bir gerçek” oldu. Özgür Özel’e yumruk atan herifin adı Selçuk Tengioğlu. 2004 yılında iki çocuğunu önce silahla vurup ardından ölmediklerini fark ettiğinde ikisini de bıçakla öldüren bir psikopat. Tengioğlu’nun kızlarından biri, ikinci kat balkonundan atlayarak kurtarmış kendini.
Bu katil herifin aile içi şiddet, cinsel taciz, uyuşturucu madde satmak gibi uzun bir suç listesi de var. Ve maalesef çoktan idam edilmesi gereken bu vahşi yaratık, müebbet hapis cezasını yatıp 2020’de “şartlı tahliye” ile serbest kalmış.
Burada bir teknik detay verelim. 2005 yılında düzenlenen yasaya göre müebbet hapsin yatarı 36 yıl olmuş. Fakat 2005 öncesinde müebbet hapis cezasının yatarı 16 yıl imiş. Yani iki çocuğunu katleden bu psikopat, 16 yıldan sonra elini kolunu sallayarak tahliye olmuş. Bence 36 yıldan sonra da çıkmamalı bu türden adamlar. Hatta boşuna nefes de alıp vermemeli.
Özgür Özel’in yediği yumrukta beni gerçekten alakadar eden husus sadece bu oldu. Elektrikle, yağlı urganla, tek kurşunla infaz edilmesi gereken bir adam, Taksim’in ortasında, memleketin en büyük ikinci partisinin genel başkanına yumruk atıyor.
O zaman şöyle söyleyeyim. Modern hukukun, -bu modern hukukun belirleyicisi kim olursa olsun- adaleti asla temin edemediğini düşünen taraftayım oldum olası. Öyle rezil bir hukuktur ki modern hukuk, suçun sabitliğini bile zamana ve zemine göre esnettikçe esnetir. At çalmanın idam cezasını gerektirdiği dönemlerden pedofili sapıklara “hasta” denilen yere geldi modern hukuk ve bu haliyle tam karşılığı “sefalet” bence.
“Hapishanenin icadı adaletin tecellisini imkansız hale getirdi” desek yeridir.
Tamam. Hukuk, adaletin tecelli etmesi için insanlar eliyle yazılan bir kurallar bütünüdür de, adalet bir türlü tecelli etmiyorsa “yahu burada esastan bir yanlışlık var” dememiz gerekmez mi?
Bugün suça bulaşmayan milyonlarca insanın kendini güvende hissetmediği bir vasatta yaşamaya çalışmasının baş suçlularından biri “çocuklarını öldürmüş bir psikopatı sokağa salan” modern hukuk değil midir?
Büyük şehirlerin periferisinde, hapse girip 3-4 ay yatmayı “iş kazası” olarak değerlendiren ve gayrı meşruyu “istihdam alanı” olarak gören on binlerce insanla bir arada yaşamanın yükünü taşımak zorunda değil miyiz modern hukuk sayesinde?
Çare basittir. Suçun gerçek cezasını, muadilini insanlara yaşatacak bir hukuk düzeni kurmak. Kendisinde hayat bulacağımız kısas düzenine ve zindan konseptine dönmek.
Selçuk Tengioğlu ve benzerlerinin yaşamasına izin verirseniz olacağı budur çünkü. Herifi öldürmek ya da zindanda çürümeye terk etmek yerine “infaz yasası bilmem ne” diyerek sokağa salarsanız olacağı budur çünkü.
Karısını öldürene iyi hal indirimi, uyuşturucu etkisindeyken yaptığı trafik kazasıyla bir aileyi yok eden şaklabana bir yıl ceza, uyuşturucu satana ancak üçüncü kez suçu tekrarladığında altı ay yatar verirseniz adaleti ya Kaf Dağı’nın ardında ya pazumuzun kudretinde aramaya başlarız ki bu sert bir çürümeyi beraberinde getirir.
Kısasta hayat vardır. Zindanda ferahlık vardır. Kriminalize olmuş tipleri ya hayattan ya da toplumdan ayırmada bereket vardır.