Kendimizi anlatmak

Şimdi ben ‘yahu kardeşim, yüzde yüz haklı olduğumuz konularda bile dünyaya haklılığımızı anlatamıyoruz. FETÖ, PKK, PYD, IŞİD gibi terör örgütleriyle verdiğimiz mücadeleyi izah...

Şimdi ben ‘yahu kardeşim, yüzde yüz haklı olduğumuz konularda bile dünyaya haklılığımızı anlatamıyoruz. FETÖ, PKK, PYD, IŞİD gibi terör örgütleriyle verdiğimiz mücadeleyi izah edemiyoruz’ desem derhal ‘kardeşim bizim kimseye kendimizi anlatmak gibi bir derdimiz yok. Zaten bunların niyeti belli, amacı belli’ diyecekler olacak bana. Aslına bakarsanız ‘sıradan bir birey’ olarak ben de tam böyle düşünüyorum. ‘Amerika’ya, Almanya’ya, İngiltere’ye kendimizi niçin anlatacakmışız? Onlar zaten birer kötülük odağı olarak varlar. Tez zamanda zevallerini görelim’ diyorum hatta. Ama bunu ‘sıradan bir birey’ olarak diyorum işte. Devletin bunu böylece düşünme lüksü yok. Devlet dediğin bıkmadan, usanmadan, en küçük bir yılgınlık emaresi göstermeden hem mücadeleye devam edecek hem de kendisini tüm dünyaya doğru şekilde anlatmanın bir yolunu bulacak.

Doğruluğu bence yüzde yüz olan ‘gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz’ cümlesini dolaşıma sokmanın bir yolunu bulamazsak çok enerji, çok vakit kaybedeceğiz.

Misal Büyükada toplantısını alalım ele. Delillere baktığımızda dünyaya ne anlatacağımız aslında kendiliğinden ortaya çıkıyor. Sözde Kürdistan haritasından Türkiye’yi karıştıracak sokak eylemleri planlarına, PKK’nın gençlik yapılanması DHG’nin başkanı ile yüzlerce telefon görüşmesinden MİT belgelerine, Güney Kore Büyükelçiliği’ne ‘Türkiye ile ticareti kesin’ mektubundan Emre Uslu ve Önder Aytaç gibi teröristlerle mail trafiğine kadar bir dünya delil.  

Soğukkanlı bir iletişim diliyle, sağlam örneklerle, bıkmadan, usanmadan dünyaya anlatması gerekiyor bunu siyaset kurumunun. Haklı çünkü. Gücünü haklılığından alıyor çünkü.

Bugün dünyanın verili kültürel iktidar dilinin Türkiye’nin tam karşısında konumlandığı sır değil. Türkiye’nin ne yaptığı, bunun karşısında ona hangi bedellerin ödetildiği de sır değil. Dolayısıyla o verili kültürel iktidar dilinin hem dünyadaki hem de Türkiye’deki temsilcileri Büyükada toplantısını tam da savunmaları gereken yerden savunuyorlar. ‘Onlar aktivist, onlar modern dünyanın yüksek ilkelerine inanan iyiliksever insanlar, onlar sivil toplumcu…’

Bu kavramların dünyada elbette karşılığı var. Zaten ‘verili kültürel iktidar dili’ dediğim şey de tam bu. Bazı dokunulmazlık alanları uyduruyor ve o alanlarda önlerine geleni söylem olarak boğmaya çalışıyorlar. Ama iyi savunur ve doğru anlatırsanız dünyadaki karşılığı bunlardan daha sağlam olan bir veri var elinizde: Terörle mücadele.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sosyal çürüme yazıları 4: Ahlâkî pozculuk cumhuriyeti 23 Nisan 2024 | 414 Okunma Sosyal çürüme yazıları 3: Şişirilmiş dudaklar cumhuriyeti 20 Nisan 2024 | 908 Okunma Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti 16 Nisan 2024 | 954 Okunma Yavaş orman 14 Nisan 2024 | 291 Okunma Sosyal çürüme yazıları 1: Üçüncü sayfa cumhuriyeti 13 Nisan 2024 | 759 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar