Girilemeyen ormanlardan bazıları

“Ömer Baba’dan duymuştum ilkin” dedim sonbaharlı bir Taksim akşamının hiç turist almayan o kafesindeki kalabalık masasında. “Halbuki” dedim, “-kaf duraktır. Araplar develeri dursun diye ‘kıf’...

“Ömer Baba’dan duymuştum ilkin” dedim sonbaharlı bir Taksim akşamının hiç turist almayan o kafesindeki kalabalık masasında. “Halbuki” dedim, “-kaf duraktır. Araplar develeri dursun diye ‘kıf’ derler mesela. Kur’an’da -kaf da, kıf da duraktır ve durulur mesela. Ama Ömer Baba, o duymakta çok zorlandığımız sesiyle bize sohbet ettikten sonra elini dizine öyle bir vurup öyle bir -kaf dedi ki, bizim gibi bu seslenişi hayatında ilk kez duyan iki arkadaş bile kalkmak zorunda hissetti kendini. Kalktık ve devrana girip seyran ettik. Yanmalardan yanma seçtik kendimize ve pervaneleştik. Döne döne can vereceğimizi düşündük hatta. Orada öylece, İstanbul’un bir uzak semtinin bir uzak mahallesinde, sanki eşyaları bin yıl önce konulmuş ve bir daha hiç kaldırılmamış gibi duran o çatı katında ateşe yürüdük.”

Ne anlatıyordum ben? Üstelik bu anlattığımı niçin tam burada ve tam şimdi anlatıyordum? Özlediğim neydi? Bana -kaf denmesi mi? Ayağa kalkmak mı? Pervane olmak mı? Yanmak mı?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Tam bir operasyon olarak Karabük Üniversitesi yalanları 26 Mart 2024 | 1.785 Okunma Sen sabır zannedersin, hâlbuki aşktır o 24 Mart 2024 | 315 Okunma Ersin’in “yaz” dediği yahut temsil krizinin bütün sorunları 23 Mart 2024 | 225 Okunma Sarhoştum, hatırlamıyorum 19 Mart 2024 | 1.176 Okunma Değişen bir şey aramak 17 Mart 2024 | 256 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar