Savaş tırmanıyor, İran yalpalıyor!..
Çatışmaların dördüncü gününde de, İran hâlâ ilk saatlerde yediği baskının şaşkınlığı içinde… İlk gece verdiği ağır kayıplara rağmen...
Çatışmaların dördüncü gününde de, İran hâlâ ilk saatlerde yediği baskının şaşkınlığı içinde… İlk gece verdiği ağır kayıplara rağmen, ordudaki üst düzey komutanların hayatını korumakta zorlanıyor…
Arkasında binlerce yıllık devlet tecrübesi bulunan, hatta koskoca Pers İmparatorluğunun vârisi iddiasındaki İran, önceki (Cumartesi) yazıda da işaret ettiğimiz üzere, değil köklü bir devletin, sıradan bir ülkenin dahi kaçınabileceği müşkül duruma düştü. Ve yalpalama devam ediyor… Bu kadar zaman zarfında, hâlâ daha savunma sistemlerini tam manasıyla devreye sokamadığı gibi, üst seviye komutanlarını bile korumakta acze düşüyor… Bu durum İran Devletinin hâlihazırdaki rejimi için kaçınılmaz sonun kapıda olduğunu gösteriyor. İran’ın bu duruma düşmesinin yarım asırlık hikâyesi var. Bunun da nirengi noktası Humeyni Devrimidir. Çünkü Humeyni Devrimi İran’ı âdeta ortadan ikiye böldü. İhtilal sonrasındaki saha temizliğinde on binlerce insan (rakamın üç yüz bin civarında olduğu belirtiliyor…) kurşuna dizildi. Ordu’da görevli olan üç yüz generalin tamamı tasfiye edildi ve bunlardan altmış tanesi kurşuna...