Evet… CHP kendi kendine yeter!

Öztürk Yılmaz vakası, CHP’yi bir kere daha kendi bitmez tükenmez iç problemleriyle yüz yüze getirdi. Ana muhalefet partisi, iç muhalefet dalgalarından fırsat bulup da iktidara karşı muhalefet edemiyor…...

Öztürk Yılmaz vakası, CHP’yi bir kere daha kendi bitmez tükenmez iç problemleriyle yüz yüze getirdi. Ana muhalefet partisi, iç muhalefet dalgalarından fırsat bulup da iktidara karşı muhalefet edemiyor…
 
İnsan sormadan edemiyor, acaba CHP milletvekili yapmak için böyle isimleri çok mu arıyor? Daha doğrusu özellikle mi seçiyor? En son Öztürk Yılmaz etrafında patlayan olaylar zinciri bakalım nereye varacak? Zira Yılmaz’ın genel başkan Kılıçdaroğlu’na karşı söylediği laflar öyle yenilir yutulur cinsten değil. “Arkamda duramadın. Beni trollere teslim ettin. Sen önümü kesmeye çalışıyorsun. Biliyorsun ki, bir hazırlık içindeyim. Genel başkanlık için bir hazırlık yaptığımı biliyorsun. Benden korkuyorsun, beni rakip görüyorsun…” Yılmaz’ın arkamda duramadın dediği konu, “Türkçe ezan” meselesi. Öztürk durup dururken, bir televizyon programında bu saçma sapan görüşü ortaya atıyor ve ondan sonra da olanlar oluyor. 1932’den 1950 yılına kadar, bu ülkede baskıyla, zorla uygulanan Türkçe ezan garabeti, merhum Menderes’in iktidara gelişiyle birlikte ilk iş olarak kaldırılmıştı. Bu uygulamanın Türk milletinin vicdanını nasıl kanattığını CHP’liler de dâhil bilmeyen yoktur. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, Öztürk’ün sözleri için “MİLLETİN VİCDANINI YARALAYAN AÇIKLAMA…” dedi. O yüzdendir ki, Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer CHP yöneticileri, ezanın dünyanın her yerinde Arapça okunduğunu ve herkesin de buna saygı duyduğunu dile getirme ihtiyacı duyuyor… Ve de Öztürk’ü kesin ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevk ediyor.
Samimiyet derecesini bilmesek de, en azından zahirî olarak bu gerçeği ifade etmeleri, siyaset sosyolojisinin de bir gereğidir. CHP, milletin yüce değerlerine yeteri derecede kıymet vermedikçe bu ülkede siyaseten başarılı olunamayacağını bilecek kadar tecrübelidir!.. Peki, kimdir bu Öztürk Yılmaz? Ne yapmak istiyor? 2014 yılı Haziran ayında, Musul Başkonsolosluğumuzun DEAŞ militanları tarafından basılması ve 49 kişinin rehin alınmasıyla birlikte ismi duyuldu. 101 gün sonra rehinelerin kurtarılmasıyla birlikte, Yılmaz’ın görüntüsü de televizyonlarda yer aldı. Ve 2 Temmuz 2015 tarihinde kendisi ilk defa büyükelçi olarak Tacikistan’a tayin edildi. Sadece iki ay, evet sadece iki ay sonra, 3 Eylül 2015’te görevinden istifa ederek CHP’ye katıldı ve Ardahan’dan milletvekili seçildi. Ve hemen akabinde de dış politikadan sorumlu genel başkan yardımcılığına getirildi… CHP’de onca tecrübeli diplomat varken…
Yılmaz’ın çok hızlı yükselişi, anlaşılan fena hâlde başını döndürdü. Peş peşe sivri çıkışlarda bulundu. Cumhurbaşkanlığı için kendi kendini aday ilan etti. Bir müddet sonra, herhâlde bu tavırlarından dolayı parti üst yönetimine alınmadı. Ama Yılmaz’ın ne derece hırs yaptığını, son açıklamaları net bir şekilde ortaya koyuyor. Anlaşılan genel başkan yardımcılığı koltuğunu kaybetmek fena hâlde ağırına gitmiş ve o da direkt genel başkanlığa soyunmuş… CHP Grup Başkanvekili Engin Koç, kendisi için şunları söyledi: “Parti MYK’sında yer alamamasının ruh hâli üzerinde yaptığı etki üzüntü verici…” Gerçekten basın açıklamasında kullandığı laflar kavgada bile söylenmez; “Sen Öztürk Yılmaz partiden defolup gitsin istiyorsun. Çünkü koltuğundan korkuyorsun. Defolup gideceksiniz. İstifa etmiyorum kardeşim, ne yapıyorsan yap. Sıkıyorsa hadi bakalım at beni buradan, rezil ol, kepaze ol…” Aman aman! Nasıl laflar bunlar? Ve acaba, Kılıçdaroğlu şimdilerde ne düşünüyor? Yılmaz hakkında daha önce yaptığı tercihlerine nasıl da yanıyordur kim bilir…
Lakin insan sormadan edemiyor; CHP böyle isimleri özellikle mi bulup çıkarıyor? Her biri kendi başına buyruk, kendi başına bir klik... Kendi başına bir hizip ve iç muhalefet odağı! Şöyle bir baktığınızda kimler var kimler… Meclis’te ayakkabısını çıkaran Aylin Nazlıaka, çorabını çıkaran Mahmut Tanal. Genel başkanını ispiyon eden Eren Erdem. Seçimlerin ertesi günü partisine karşı isyan bayrağı açan Gürsel Erol, geçmişte tek başına bir direniş odağı olan İsa Gök… Hele bir Hüsnü Bozkurt var ki, sormayın. “Referandumda evet çıkarsa bunları denize dökeriz” diyen kişi!.. Ve bu lafla CHP’ye asgari iki-üç puan kaybettiren isim. Acaba şimdi Öztürk Yılmaz’ın bu çıkışı CHP’ye kaça patlayacak? Parti yönetiminin bu kadar hızlı ve sert hareket etmesi, Hüsnü Bozkurt olayının tekerrürünü önlemek için mi? Başka ne olabilir ki? Fakat genel durum değişmiyor ve değişecek gibi de görünmüyor. Yani CHP kendi kendine yetiyor. Öyle olduğu için de, iç çekişme ve rekabetten kurtulup ülke için başarılı bir siyasi muhalefet sergileyemiyor. Söyler misiniz, CHP içinde hâlen kaç tane potansiyel genel başkan adayı var? Bunun devamı olarak İstanbul için, İzmir için, Ankara için kaç tane belediye başkan adayı var?.. Ve bu rekabet neye mal olur?
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatan kurtarmak… Dümen çevirmek!.. 23 Mart 2024 | 4 Okunma Dünyanın taşıyamayacağı vicdani yük… 30 Ocak 2024 | 8 Okunma Blinken dördüncü defa turlarken… 06 Ocak 2024 | 110 Okunma İsrail savaşı yaymakta kararlı!.. 04 Ocak 2024 | 150 Okunma 2024 de iyi başlamadı!.. 02 Ocak 2024 | 107 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar