Dış politikada retorik ve realpolitik…

Devletlerin dış politikasını inşa eden, yeri geldiğinde değişiklik yapan, ihtiyaca göre revize eden mekanizma hariciye teşkilatıdır. Siyasi liderlerin beyanları daha çok retoriktir. Ama dış politikanın...

Devletlerin dış politikasını inşa eden, yeri geldiğinde değişiklik yapan, ihtiyaca göre revize eden mekanizma hariciye teşkilatıdır. Siyasi liderlerin beyanları daha çok retoriktir. Ama dış politikanın esası ülke menfaatidir!..

Türkiye’nin son zamanlarda yüz yüze geldiği, dış politikadaki kimi kriz mahiyetinde meseleler karşısında, bazı kimselerin kafası karışmış görünüyor. Hayli değişik tepki ve yorumlara şahit oluyoruz… Hürriyet gazetesi Başyazarı Taha Akyol, dünkü köşesinde; “İslamcı Siyaset” başlığı altında, AK Parti iktidarlarının dış politika anlayışı ve üslubuna keskin eleştiriler yöneltiyor. “Türkiye’nin dış politikada ağır sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu” belirttikten sonra, son uçak krizinin ardından Rusya’nın açıkça PKK kartını oynamaya başladığına işaret ederek, İsrail ile ilişkiler konusunda İslamcı kesimin bir ikilem içinde bulunduğunu, dış politikada “ideolojik” şablonlarla değil, “rasyonel” diplomasi ile hareket etmenin ülke menfaatlerine uygun olacağına dikkat çekiyor… Taha Bey aynı noktadan hareketle, son yıllarda devlet ve hükümet yetkililerinin dış politika konularında meydan okuyan bir üslup sergilediğini, bunun da çok dikkat çektiğini ve zarar verdiğini ileri sürüyor. Buradan devamla şunları ifade ediyor: “Siz Almanya’yı ‘büyük devlet’ yapan Erhard’ların, Kohl’lerin, Merkel’lerin hiç tarihteki Alman coğrafyasından bahsettiklerini, meydan okuduklarını gördünüz mü? Ama Almanya’yı ‘büyük devlet’ yaptılar. İşte ‘rasyonel’ siyaset ve diplomasi budur.”
Öncelikle şunun altını çizelim: Devletlerin dış politikasını inşa eden, yeri geldiğinde değişiklik yapan, ihtiyaç belirdiğinde bu konuda dar veya geniş anlamda revizyona giden mekanizma, yani dış politikanın baştan sona mimarı ve uygulayıcısı, bütün ciddi devletlerde hariciye teşkilatıdır. Devlet ve hükümet başkanlarının dış politikaya dair söylemleri, genellikle retorik yüklü olabilir. Esasen bu alanda, dışişleri bakanlarının ve sözcülerinin beyanları resmi ve bağlayıcı kabul edilir. Başbakan veya cumhurbaşkanı seviyesinde, dış meselelerle ilgili olarak yapılan açıklamalar, her zaman “siyasi” addedilir ve bu türden söylemlerin, devletlerden ziyade iç ve dış kamuoylarına yönelik olması da tabii karşılanır. Yani bu söylemlerde, az veya çok hamasetin olması bir yerde tabii karşılanır. Burada şu hususun yanlış anlaşılmasına da meydan vermeyelim: Devlet ve hükümet başkanlarının dış politika söylemleri sadece retoriktir, hamasettir gibi bir hüküm vermiyoruz. Ama dış politika meseleleri çok dikkat ve hassasiyet gerektirdiğinden, resmî ve bağlayıcı açıklamalar hariciye teşkilatı aracılığıyla yapılır. Mesela en basitinden örnek verirsek, yabancı ülke sefirleri başbakanlığa değil, dışişleri bakanlığına çağrılır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatan kurtarmak… Dümen çevirmek!.. 23 Mart 2024 | 4 Okunma Dünyanın taşıyamayacağı vicdani yük… 30 Ocak 2024 | 8 Okunma Blinken dördüncü defa turlarken… 06 Ocak 2024 | 110 Okunma İsrail savaşı yaymakta kararlı!.. 04 Ocak 2024 | 150 Okunma 2024 de iyi başlamadı!.. 02 Ocak 2024 | 107 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar