Rahip Brunson ve Cemal Kaşıkçı…

Dün yabancı medya organları, iki meseleden dolayı gün boyu Türkiye ile canlı bağlantılar kurarak haber ve yorumlar yayınladı. Biri şüphesiz Cemal Kaşıkçı, ötekisi de Rahip Brunson...

Dün yabancı medya organları, iki meseleden dolayı gün boyu Türkiye ile canlı bağlantılar kurarak haber ve yorumlar yayınladı. Biri şüphesiz Cemal Kaşıkçı, ötekisi de Rahip Brunson davasıydı…
 
Önce şimdilik bitmiş gibi görünen Brunson davasından başlayalım. ABD ile ilişkilerimizi geren, açıkçası ekonomimize de belirgin şekilde zararı dokunan Rahip Andrew C. Brunson; dünkü duruşma sonunda, örgüt üyesi olmamakla birlikte terör örgütüne yardım ve yataklık yapma suçundan, 3 yıl bir ay 15 gün hapis cezası aldı. Ancak daha önce hapis yattığı süre göz önüne alınarak, ev hapsi ve yurt dışına çıkış yasağı kaldırıldı. Böylece iki ülke arasındaki gerilimin bir kısmı artık bitmiş olsa gerek… Bir kısmı diyoruz, çünkü Amerika ile esas sıkıntımız bu ülkenin; Suriye’de bölücü terör örgütü PKK’nın uzantısı olan PYD/YPG örgütüne verdiği aleni destek ve onunla iş birliği yaparak, sınırımızın güneyinde bir terör koridoru oluşturma çabaları devam ediyor!.. İran’a ambargo meselesi, en baştan beri Rıza Zarrab ve Halk Bankası ile ilgili süren problemler de cabası. Ama başta Trump ve yardımcısı Mike Pence olmak üzere, ABD yönetiminin bütün üst düzey yetkililerinin özel mesai hasrettikleri Rahip Brunson problemi büyük ölçüde çözülmüştür. Amerikan yönetimi, bir yargı konusu olan bu olayda, diplomatik nezaketin sınırlarını çiğneyerek, Türkiye’ye karşı doğrudan baskı kurma atraksiyonlarına girişmişti. Türkiye de buna karşı bağımsız bir devlete yaraşır biçimde, tabiatıyla direnme hakkını sonuna kadar kullandı. Bundan sonraki prosedür (Sınır dışı edilip edilmemesi veya temyiz safhasında çıkabilecek muhtemel yeni kararlar, beraat vs.) artık teferruat hükmünde.
“Rahip Brunson için çok çalıştık” diyen Trump, karardan hemen sonra sevinç tweetleri attı ve beklendiği üzere, onu mutlaka Beyaz Saray’da ağırlayıp şov yapmak için de sabırsızlanıyor… Diğer taraftan, Türkiye’nin hayli başını ağrıtan bu davanın mahiyeti, savcılık iddianamesi, gizli tanıklar ve diğer ayrıntılar, elbette hukuki açıdan irdelenmeye devam edecek. Burada Türk hukuk sistemindeki kimi zaafların mevcudiyeti bir kere daha tezahür etmiş bulunuyor. Ama bugünkü konumuz bu değil. Fakat dış dünyadan hukuk sistemimize yöneltilen eleştirilerin objektif olup olmama durumu ve bilimsel kıymet taşıyıp taşımadığını da herhâlde dikkatle değerlendirmek durumundayız...
Gelelim Cemal Kaşıkçı meselesine… Bu hadisenin yansımaları gitgide yayılıyor ve belli bir sonuca doğru da gidiyor. Dün yabancı televizyonlar flaş haber başlıklarıyla, Washington Post gazetesini kaynak göstererek; Türkiye’nin, ABD yetkililerine; elinde Kaşıkçı cinayetiyle ilgili kayıt bulunduğunu söylediğini sürekli olarak verdiler. Artık iyice kanaat getirebileceğimiz husus şudur; Bu hadiseye dair, Türkiye’nin elinde çok güçlü bilgi ve belgeler mevcut. Ve bu sebeple Türkiye, başından beri çok dikkatli, soğukkanlı ama gelişmelerin her safhasında ağırlığını net biçimde hissettiren bir tavır içinde… Buradan yola çıkarak şunu peşinen söyleyebiliriz, Türkiye yeri geldikçe ortaya koyacağı bilgi, bulgu ve belgelerle, bu hadisenin ikili ve çok taraflı siyasi sonuçları bakımından hep belirleyici bir konumda olacak. Bu çok önemli bir husus! Diğer yandan şu ana kadar yaşanan gelişmelerden anlaşılan o ki, bu olay, Suudi Arabistan Kraliyet Ailesini biraz daha Amerika’nın kucağına itecek. Bunu öncelikle Trump’ın bazı beyanlarından çıkarabiliyoruz. Bir taraftan Kaşıkçı olayını çok ciddiye aldığını ima eden beyanlar, ama öbür yandan da “S. Arabistan’a niçin silah satışını askıya alalım. Hadise Türkiye’de oldu ve Cemal Kaşıkçı ABD vatandaşı da değil…” gibi topu taca atan ifadeler. Her zamanki gibi, ABD yönetimi kapitalizmin gereğini yapmak niyetinde… Hâl böyle olunca da, ister istemez şu ihtimal akla geliyor. Acaba S. Arabistan yönetimini zora sokup kendilerine daha fazla teslimiyet için bizzat tuzaklamalar yapılmış olamaz mı? Hele hele, Cemal Kaşıkçı'yla ilgili, Suudi yetkililerinin konuşmalarını önceden tespit ettiklerine dair iddialar uçuşurken!..
Her neyse, ABD’nin tuzu kuru. Fakat S. Arabistan Kraliyet Ailesinin durumu tam tersine pek müşkül. Hele hele Veliaht Prens M. Bin Selman’ın aile fertleri de dâhil her kesime karşı estirdiği terör ve uluslararası konularda acemilik ve aşırı öz güvenden ötürü yaptığı büyük hatalar, içeride saltanat ve taht kavgaları, kaçınılmaz sona götürecek gibi görünüyor. Kaşıkçı olayı, Suud ailesi içindeki keskin ihtilaf ve rekabetleri tetikleyip, buradan da güç zehirlenmesi yaşayan M. Bin Selman’a karşı bir rövanş fırsatına dönüşürse şaşmayın. İşte o zaman Selman ve oğlu iktidarı korumak için ABD’nin bir istediğini iki etmeyecek. Lakin bu onlara yeter mi, yetmez mi, bugünden kestirmek zor.  Kesin olan durum şu ki, Kral ve oğlu fena hâlde zorda!..
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Vatan kurtarmak… Dümen çevirmek!.. 23 Mart 2024 | 4 Okunma Dünyanın taşıyamayacağı vicdani yük… 30 Ocak 2024 | 8 Okunma Blinken dördüncü defa turlarken… 06 Ocak 2024 | 110 Okunma İsrail savaşı yaymakta kararlı!.. 04 Ocak 2024 | 150 Okunma 2024 de iyi başlamadı!.. 02 Ocak 2024 | 107 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar