Menbiç krizinden küresel ticaret savaşlarına! Yıkıcı küresel ticaret savaşının fitili ateşlendi mi?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 4 Haziran’da YPG’nin Suriye’nin Menbiç bölgesindeki geleceği üzerindeki anlaşmayı sonuca bağlamak üzere...

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 4 Haziran’da YPG’nin Suriye’nin Menbiç bölgesindeki geleceği üzerindeki anlaşmayı sonuca bağlamak üzere bir araya gelecekler. Okuyucularımızla 4 Haziran’da buluştuğumuz için, bu kritik toplantının sonucunun ne olacağına ilişkin fazla spekülasyon yapmamanın daha uygun olacağını düşündük. Söylenenlere bakılırsa, Türkiye’nin istediklerinin azamisini elde edeceğini beklediğini belirtmekle yetinelim. Daha somut bir haber, geçtiğimiz hafta ABD’nin, Çin ve Türkiye'yi hedef alan ek gümrük vergilerini, bunlardan muaf tuttuğu ortakları Kanada, Meksika ve AB 'ye de alüminyum ve çelikte teşmil ettiğini açıklamasıdır. Çoğu kişi, bu kararın yıkıcı bir küresel ticaret savaşının kıvılcımını ateşlediği korkusuna kapılmıştır. Uzmanların çoğu, kararın ABD'yi de daha izole bir konuma iteceğin üzerinde hemfikirdir. Menbiç’in de gösterdiği gibi, dünya artık Amerika'nın istediği her şeyi dikte edebileceği bir yer olmaktan uzaklaşmıştır. Hal böyle iken Trump yönetimi hala ticaret konusunda dünyayı yönetiyormuş gibi hareket ediyor. Pekiyi ABD gelişmelerden bir ders alacak mı? Ve bunun bedeli ne olacak?

Menbiç'e hızlıca bir göz atalım: Bölgede neler olup bittiğine dair biraz bilgi verebilir misiniz?

Türk hükümetinin yaptığı açıklamalardan, neredeyse anlaşmanın kesinleştiği izlenimi ediniliyor. Amerikan tarafında ise anlaşmanın nihai olmadığı türünden daha ihtiyatlı sözler kullanılıyor. Görünüşe göre, teknik ekipler muhtemelen temel bir anlaşma taslağı geliştirmişler, ancak bazı önemli konuları siyasi yetkililerin takdirine bırakmışlardır ki bu konular da 4 Haziran'da Pompeo ve Çavuşoğlu tarafından ele alınacak olan konulardır. Bununla birlikte, daha genel çerçevede bakıldığında, ABD'nin kendisini bir açmaza soktuğu görülüyor. Türkiye'ye çok önceden YPG'yi Menbiç'den çıkarma sözü vermişti. Bunu gerçekleştirmedi. Tam tersine, Suriye’de kendi askerini kullanmak istemediğinden, YPG desteğine daha fazla dayanmaya başladı. Fakat bu yolu izleyince, bölgede çok daha büyük bir toplum ve önemli aktör olan Türkiye ile ilişkilerini tehlikeye attı. İki ülkenin bu konuda bir çıkış yolu bulması gerekiyor.

ABD birçok alanda kendini açmazlara sokmuş gibi görünüyor. Geçtiğimiz hafta, müttefiklerinin Amerika’ya ihraç ettiği çeliğe ek gümrük tarifeleri uygulamaya karar vermesi, onu dünyanın büyük bir kısmını karşısına alan bir konuma soktu.

Bu belki ilk göründüğünden daha da ilginç bir durum çünkü ABD halihazırdaki küresel ticaret sistemini neredeyse tek başına kendisi oluşturmuştur. Söz konusu sistem uzun bir süre ABD’nin avantajına işledi. Fakat şimdi, küresel üretim örüntülerindeki değişiklikler nedeniyle ABD'nde bazı fabrikalar rekabet nedeniyle kapanıyor veya başka ülkelere taşınıyor. Kampanya sırasında, daha açık bir dünya ticaret sisteminden olumsuz etkilenen nüfus kesimleri, Trump'ın seçilmesini destekleyenler arasında yer aldılar. Trump da şimdi bu insanların isteklerini yerine getirmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Trump'ın sadece belirli bir seçmen grubunun baskısı karşısında bu yolu izlediğini düşünmüyorum. Kendisi zihniyet olarak merkantilist ve uluslararası ekonominin işleyişine dair bilgisi oldukça basit. ABD'nin yaptığı ithalatı pahalılaştırarak, ülkesinin ekonomisinin zayıflayan sektörlerini yeniden canlandırabileceğini sanıyor. Bu yeterince isabetli değil. Ekonominin bazı bölümlerini koruyayım derken, misilleme önlemlerinin devreye girmesiyle ekonominin diğer kesimlerinin zarar görmesine yol açabilir. Bu sonuç özellikle Amerikan çiftçisinin durumunda apaçık ortaya çıkıyor. Amerika bir tarım devidir. Birçok tarımsal ürün ihraç etmektedir. Mısır, mısır şurubu, pirinç, soya fasulyesi ve et gibi. Özetle, Amerika misilleme önlemleri nedeniyle zarar görebilecek çok güçlü bir tarım ticaretine sahip. Ayrıca zarar görecek başka Amerikan ihraç ürünleri de olacak. Biliyorsunuz Türkiye’nin bile Amerika’dan viski ithalini durdurabileceği belirtildi. Türklerin ne kadar bourbon viskisi tükettiği konusunda tereddütlerim var ama bu hareketin sembolik bir değer taşıyacağı muhakkak.

Ortada büyük bir tablo var: Türkiye misilleme yapıyor, AB ve Meksika misilleme sözü verdi, Kanada zaten kendi gümrük tarifelerini ilan etti. Trump, bu hamlelerin ticaret üzerindeki jeopolitik yansımalarını da yanlış anlamış görünüyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dünya tersine mi döndü! 01 Ekim 2018 | 276 Okunma Artık Suriye'nin kaderi Türkiye'nin ellerinde! 24 Eylül 2018 | 295 Okunma Suriye uçurumun kenarında! 10 Eylül 2018 | 286 Okunma Türkiye-AB aşkı yeniden mi alevleniyor? 03 Eylül 2018 | 101 Okunma Ortadoğu'da durumu yeniden değerlendirme zamanı geldi mi dersiniz? 27 Ağustos 2018 | 438 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar