İzzet bize, zillet size

15 Temmuz darbe teşebbüsünün ikinci yılı geride kaldı. O günden bu zamana sadece paralel ihanet şebekesine değil, arkası karanlık bazı yapılara da operasyon yapıldı, yapılıyor. Anadolu temizleniyor. Ev...

15 Temmuz darbe teşebbüsünün ikinci yılı geride kaldı. O günden bu zamana sadece paralel ihanet şebekesine değil, arkası karanlık bazı yapılara da operasyon yapıldı, yapılıyor. Anadolu temizleniyor. Ev içinde ev, devlet içinde devlet olmaz.

İki yıllık sürenin bize gösterdiği birçok şey var. Birincisi: Milletimizin önemli bir kısmı, nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızı ve nerelerden döndüğümüzü tam manasıyla kavramış değildir. Darbe girişimi başarıyla sonuçlansaydı eğer, ülkemizi nasıl bir akıbet bekliyor olacaktı? Bu sorunun cevabının daha berrak verilmesi gerekiyor.

Darbeci asker ve sivillerin yargılandığı davaları takip ediyoruz. Herkesin hemfikir olduğu belki de tek konu: Neredeyse hiçbirinde pişmanlık ve mahcubiyet belirtisi yok. Başarılı olamamanın öfkesi ve kendilerini ayrıcalıklı görmenin kibri içindeler. Milletine ve memleketine ihanet etmiş, suçüstü yakalanmış, fakat sürekli alaysı bir ifadeyle gülüyor. Böylece utanma duygusunu kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu çıplak gözle görmüş oluyoruz.

Bugün, paralel yapı hakkında çok daha fazla bilgiye sahibiz. Arkalarında kimlerin bulunduğundan nasıl bir yapı kurduklarına kadar. Böyle karanlık, karışık, kirli ve sistemli bir örgütle mücadele ederken, hata yapılması kaçınılmazdır. Rahatlıkla yalan söylüyor, iftira atabiliyorlar. Yaşanan mağduriyetleri tek hakikatmiş gibi gündeme getirmek, algının olgunun önüne geçmesine sebebiyet veriyor. Kanlı katilleri değil de yanlışlıkla dokunulmuş yahut dokundurulmuş kişileri konuşmaya başlıyoruz.

Şehit ve gazilerin hakkı evvela devlete, sonra millete emanettir. Önceliğimiz üstümüzdeki bu hakkı korumak olmalıdır.

Mutlaka yapılması gereken işlerden biri de şudur: Otuz yıllık yakın tarihimiz titizlikle incelenmeli ve yeniden yazılmalıdır. Bunun için kurullar, komisyonlar kurulmalıdır. Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatı, bölücü terör, toplumsal ayrışmayı hızlandıracak faili meçhul cinayetler, kimi partilerin maruz kaldığı operasyonlar vs. Konunun iktisadi boyutu da var. Üst düzey bir devlet görevlisi şunu söylemişti bana: “Milli kazancımızın dörtte birini düzenli olarak çalmışlar.”

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kastamonu hakkında 28 Eylül 2019 | 510 Okunma Ölümle ilgili 25 Eylül 2019 | 580 Okunma Son zamanlar 21 Eylül 2019 | 268 Okunma Buradan bakınca 18 Eylül 2019 | 3.021 Okunma Takip mesafesini korumak gerekiyor 14 Eylül 2019 | 389 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar