S-400’leri soba borusu yapalım

Türkiye tarihi günlerden geçiyor. Her bakımdan tarihi günler. Gerek yaşadığımız günler, gerekse yıldönümleri itibarıyla tarihi günler. 19 Mayıs 1919’un yüzüncü yılını geride...

Türkiye tarihi günlerden geçiyor. Her bakımdan tarihi günler. Gerek yaşadığımız günler, gerekse yıldönümleri itibarıyla tarihi günler. 19 Mayıs 1919’un yüzüncü yılını geride bıraktık. 1919’da başlayan ve Cumhuriyet’in ilanı ile taçlanan Kurtuluş Mücadelesi’nin 100’üncü yıl etkinlikleri devam ediyor. Erzurum Kongresi’nin 100’üncü yıldönümünün ardından Sivas Kongresi’nin 100’üncü yıl dönümünü de görkemli törenlerle kutladık. Erzurum ve Sivas kongreleri önemli. Her iki kongrede alınan kararlarda, ne pahasına olursa olsun vatan topraklarının düşman işgalinden kurtulması için mücadele kararlılığı vurgulanıyor. Bugünlerde olduğu gibi o tarihte de sırtını ABD ve İngiltere’ye dayamak isteyen mandacı muhiplere de “Manda ve himaye kabul edilemez” denilerek tam bağımsızlık dışında başka bir yolun olmadığı yine bu kongrelerde dile getirildi.

30 Ağustos Zaferi’yle neticelenen Kurtuluş Mücadelesi, 97 yıl önce askeri anlamda bitse de siyasi anlamda hiç bitmedi. Cumhuriyet’in ilanından sonra bir yandan yaralar sarılırken, diğer yandan emperyalistlerin her türlü saldırı ve tehdidine karşı hazırlıklı olmak için harekete geçildi. Cumhuriyet’in Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, askeri zaferi ekonomiyle taçlandırmak için çalışmalar yürütürken, en önemli ağırlığı şüphesiz savunma sanayiine veriyordu.

İşte bu kapsamda bizzat arkadaşı olan Şakir Zümre’yi havacılık savunma sanayii için teşvik etti. Atatürk’ün onayıyla 1925 yılında ilk silah fabrikasını kurdu Şakir Zümre. Türkiye’nin ilk özel girişimcilerinden, ilk silah fabrikatörü. 100 kg’dan 1000 kg’a her boyutta tayyare bombaları yaptı. Bu bombaların, başta Yunanistan olmak üzere birçok ülkeye ihracatını gerçekleştirdi. Deniz Kuvvetleri’ne su bombaları yaptı, el bombaları üretti. Ordunun her neviden ihtiyacını karşılayacak ürünleri imal etti. Bunlar arasında Türkiye’nin ilk yerli dizel motoru da vardı. Ta ki 1944 yılı sonundan itibaren Amerikan hurdası silah ve malzemeler Türk savunma sanayiini teslim alıncaya kadar. Amerikan hurdalarının verildiği Türkiye, milli sanayinden yüz çevirdi ve Rusya tehdidi karşısında Amerika ile anlaştı. Teşvik-i Sanayi Kanunu yürürlükte olmasına rağmen zamanla yerli sanayici yalnız bırakıldı, özel sektöre tanınan muafiyetler kaldırıldı, vergiler ağırlaştırıldı.

Şakir Zümre, Amerikan yardımlarının gelmeye başladığı 1944 yılı sonundan itibaren tarım aletleri üretimine yöneldi. Ancak bu kez de Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı Marshall yardımı devreye girdi. Türkiye’ye bol miktarda Amerikan tarım makineleri ithal edildi. Ürettiği tarım aletleri Şakir Zümre’nin elinde kaldı.

Şakir Zümre ismini esas bir marka haline getiren ve Türk halkının belleğinde iz bırakan ise, üretmiş olduğu Şakir Zümre sobaları oldu. Şakir Zümre Fabrikası bir yandan silah ve cephane imal ederken bir yandan da sipariş edilen kömür sobalarını üretmeye çalışıyordu.

Ordunun silah ve mühimmat alımını kesmesi ardından Şakir Zümre 1948-1949 yıllarında Filistin’in İsrail tarafından işgaline karşı savaşan Arap ülkeleri için silah ve cephane üretti. Zümre ile birlikte Nuri Killigil Fabrikası da Filistin davası için silah üretiyordu. 2 Mart 1949’da Nuri Killigil Fabrikası’nda meydana gelen patlama ve patlamanın ihmale dayalı bir kaza olduğu üzerinde durulması, dikkatleri Şakir Zümre fabrikasına çevirdi. Zümre o tarihten sonra da silah ve cephane üretimini bırakarak yalnızca soba üretimi yapmaya başladı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Anayasa'yı değiştirmek yetmez 13 Eylül 2023 | 573 Okunma 6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak 09 Eylül 2023 | 125 Okunma Yok mu beni başbakan yapacak bir cumhurbaşkanı adayı… 04 Ekim 2021 | 289 Okunma Onuncu Yıl Marşı’nı hangi ruh haliyle okuyorsunuz 13 Eylül 2021 | 328 Okunma Son aşamadan kastım… 06 Eylül 2021 | 261 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar