Hukuk hepimize lazım olacak!.

Demokrasileri, dikta rejimlerinden ayıran en büyük özellik, Kuvvetler Ayrımı'dır. Egemenlik dediğimiz şey, üç güç arasında bölünür. Yasama.. Yasaları yapar. Yürütme.. Yasaları...

Demokrasileri, dikta rejimlerinden ayıran en büyük özellik, Kuvvetler Ayrımı'dır.
Egemenlik dediğimiz şey, üç güç arasında bölünür.
Yasama.. Yasaları yapar.
Yürütme.. Yasaları yürütür.
Yargı.. Yasalara uymayanları yargılar.
Bu üç kuvvet birbirini denetler ve dengelerler.
Yakın çağda bu üçe bir dördüncü eklendi..
Basın, medya gücü.. Fikir özgürlüğü ve bu özgürlüğü kullanan medyanın etkin denetim gücü..
Derken günümüzde bir beşinci güç ortaya çıktı.
Sosyal medya!.

Ve bugün görüyor, görmüyorsak da hissediyoruz ki, sosyal medya demokrasinin tüm güçlerinin tepesinde..
Medya, haberlerini ve yorumlarını sosyal medyaya göre hizalamaya başladı.
Yasama, yürütme ve yargı, en önemlisi "yargı" sosyal medyaya bakıp karar almaya başladı.
Başkaları hakkında alınan bu sosyal medyanın yönlendirdiği kararları coşku ve alkışla karşılıyoruz.
Ama unuttuğumuz bir şey var..
Hukuk bir gün hepimize lazım olabilir.
Adaletin önüne çıktığınızda kanunlara göre mi yargılanmak istersiniz, sosyal medyaya göre mi?.
İyi düşünün..

***
Son günlerde, iki trafik magandası, ülke gündeminde her şeyin önüne geçti. Neden?.
Çünkü sosyal medyada kıyamet kopuyor ve bu kıyamete paralel haber ve yorumlar birbirini izliyor.. Yazmayan nerdeyse kalmadı.
Son haber..
İki trafik magandası tutuklandı ve haklarında 5 yıldan 20 yıla kadar hapis istendi. 20 yıl değil, 20 yıla kadar. Hukuk dilinde bu "5 yıl" demektir. Yargıç, uygun görürse, üst sınırı 20 yıl olmak üzere cezayı arttırabilir, ama her artış için yasal sebep göstermek zorundadır. Yani aslında istenen ceza 5 yıldır, gazetelerin coşkuyla manşet attığı 20 yıl değil.
Hukuk dersi verir gibi yazıyorum ama, bu derse ihtiyaç var. Çünkü dedim ya, hukuk bir gün hepimize lazım olabilir.
Ceza Hukukumuz, tüm demokrat ceza hukukları gibi "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" der.
Yani suçunuz da kanunda tarif edilmiş olmalı, cezası da.. Ve suç mahkemede ispatlanmalıdır.
Bir şey daha der, Ceza Hukuku..
"Suçluluğu kanıtlanana kadar herkes masumdur."
***
Yani..
Şu ana kadar kopan kıyamet içinde, Hasan ve Hüseyin Sel kardeşlere aslında "maganda" deme hakkımız bile yok. Suçları ve cezaları kesinleşene dek yok.
İngiliz medyası bu haberi mesela "Mr. Hasan..
Mr. Hüseyin" diye yazardı.
Olayda, bakalım elde ne var?.
Sosyal medyada yayılan bir video.
Hepsi o..
Peki, gerek medya, gerek sosyal medya karşı tarafı da dinlemiş mi?. Olayı tarafsız ele almış mı?.
***
Bu ülkede emniyet şeridinde giden binlerce araba yok mu?. Bunları kullananlar, şeridin tıkalı olduğunu, ya da ilerde polis beklediğini görünce, en sağ şeride kaynak yapmıyorlar mı?.
Mesela olay yeri İstanbul'da yaşıyorsanız, her gün emniyet şeridinde giden yüzlerce, kaynak yapan onlarca kişiye rastlamıyor musunuz?.
Belki siz de bunlardan birisinizdir.
Yani Sel kardeşlerin yaptığı, kuralları hiçe sayan uyanıklık ve kaynak, vukuat- ı adiye.. Sıradan bir olay.
Kaynak yapma isterken, bir çift onlara yol vermemiş. Bu da sıradan bir olay..
Hasan Sel adlı kardeş, bir öfke patlaması yaşamış. Niye öfke patlaması?.
Bir işaret.. Bir laf.. Bir küfür..
Bilmiyoruz.
Yol vermeyenlerin yolunu kesmiş, arabadan inmiş. Öfkeyle saldırmış.
Eskiler "Hem suçlu, hem güçlü" derler. Ama "Öfke kontrolü" artık bir tıp dalı olacak kadar önemli bir bilim.
Öfkesini kontrol edemeyenler hasta.
Kendilerine de, başkalarına da büyük zararlar verebilirler. Bu yüzden tedavileri gerekir.
Hasan öfkeyle fırlayınca, kardeşi Hüseyin onu durdurmak için fırlamış. Bu görüntülerde var. Ama çıldıran Hüseyin'i tutmak ne mümkün. Kapılar kilitli, camlar kapalı olunca, daha da çıldırmış. Yandaki aynaya Japon tekmesi atmış, yetmemiş, arabanın üstüne çıkmış tepinmeye başlamış.
Sonra binmişler arabalarına, çekip gitmişler..
Saldırıya uğrayanlar, içerden çektikleri video ile karakola baş vurmuşlar.
Komiser videoyu izleyince, semt esnafından Hüseyin'i tanıyor olmalı. Aramış..
Kardeşler, belki işleri, belki de suç üstünden kurtulmak için Kastamonu'ya gitmişler.
Komiser "Gelin ifadenizi alalım" demiş. Yani kaçakları, onlarca polisi meşgul etmeden bir telefonla karakola getirmiş. Kapıda da, tanıdığı Hüseyin'e "Merhaba" demiş.
Vay sen misin diyen.. Hadi sosyal medya.. Hadi kıyamet.
O komiser, anında görevden alınmış.
Şöyle olsa tamam..
"Soruşturmanın selameti açısından" diyerek ve soruşturma sonuna dek görevden alınsa alkışlarım. Çünkü, komiserle Hüseyin tanış, belli. O zaman ilk soruşturmayı, yani ifade almayı tarafsız biri yapmalı..
Ama açıklama öyle değil.
"Görevli el çektirildi." Şimdi müfettişler o komiseri soruşturuyor.
"Suçsuz" bulurlarsa o müfettişler de tehlikede. Onlara da işten el çektirilebilir.
Hadi, bağımsız karar verin bakalım.
Polis, savcıya havale ediyor, kardeşleri ve savcılık ikisini de, 5 yıldan 20 yıla kadar hapis istemiyle mahkemeye sevk ediyor.
Tamam edebilir, ama Hasan ve Hüseyin kardeşler arasında fark yok mu?.
Hüseyin arabadan saldırmak için mi iniyor, öfkeli kardeşini durdurmak için mi?.
Hüseyin, gittikleri, ya da diyelim kaçtıkları yerden polisin bir telefonu ile gelip teslim olmayı sağlayan kardeş değil mi?.
Bu ülkede, bu köşede kaç kez okudunuz, ehliyetsiz, alkollü ve kaldırımda adam ezip öldürenler, tutuksuz yargılanır ve 5 yılın altında mahkum oldukları için, bir tek gün nezarette bile kalmadan, serbest dolaşırken, Hasan ve Hüseyin'in 5 yıldan 20 yıla hapis istemiyle tutuklu yargılanmaları Vicdan ve Adalet duygularınıza nasıl geliyor, peki?.
Bir soru soruyorum sadece..
Hüküm vermiyorum. Kimseyi de savunmuyorum.
Olayı uzun, ayrıntılı ve hukuksal açıdan anlattım sadece.
Okuyun..
Bir tek tarafı görüp dinleyerek verdiğiniz kararın başka yönleri ve unsurları da olabileceğini düşünün.
Bunların yarın sizin, ya da bir yakınınızın da başına gelebileceğini, şu oto yollarımızın ve emniyet şeritlerimizin haline bakarak bir daha düşünün..
Hukuku, adaleti ve ülkemizdeki uygulamayı gören, bilen, yaşayan biri olarak düşünün istedim sadece..
"Dünya düzdür" diyenlerin yanıldığını, şüphe edenler, "Acaba düz olmayabilir mi?" diye merak edenler, keşfettiler.
Gelişmenin sebebidir, şüphe etme ve sorgulama..
Ben sadece bir "Acaba" koydum ortaya..
Acaba başka türlü olabilir mi?.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
En güzel manzara... İnsan!.. 23 Kasım 2022 | 4.122 Okunma Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. 24 Nisan 2022 | 272 Okunma Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. 23 Nisan 2022 | 603 Okunma Domenec Torrent, hoca moca değil!.. 22 Nisan 2022 | 356 Okunma Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. 21 Nisan 2022 | 256 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar