Tutsak...

Nereden başlasam neler anlatsam bilemiyorum... Gözlerimi gökyüzüne çeviriyorum, gri gökyüzüne bakıyorum; mavilerin özlemi içinde çiçeklenen ağaçlara bakıyorum, düşler...

Nereden başlasam neler anlatsam bilemiyorum... 
Gözlerimi gökyüzüne çeviriyorum, gri gökyüzüne bakıyorum; mavilerin özlemi içinde çiçeklenen ağaçlara bakıyorum, düşler kuruyorum. 
Üşüyorum... 
Beklentilerin avuntularıyla oyalanıyorum. 
Sınırsız bir sessizlik içindeyim. 
Teröre kurban giden insanlarımız, derin sularda dolaşmamız, ağlayan analarımız, bebelerimiz, nice avuntular içinde bir kuş gibi kanat çırpan insanlarımız. 
Bir yanda düşünceyi ifade özgürlüğü diğer yanda demokratik değerler. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin 34 No’lu Genel Yorum Beyanı: 
“Düşünceyi ifade özgürlüğü her özgür ve demokratik toplumun temel taşını oluşturur...” 
Bu ne demektir? 
Düşünce ve ifade özgürlüğü, salt “kişinin tam anlamıyla gelişimi açısından olmazsa olmaz bir koşul” olmakla sınırlı kalmayıp, demokratik toplumun varlığını kabul etmek anlamı taşır.

***

Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi, medyada çalışan gazetecilerin işlevlerini eksiksiz haliyle yerine getirebilmek için, gerekli koruma ve bağımsızlıktan yararlanması gerektiğini, zira toplumu bunlarla bilgilendirdiğini, toplumun tam anlamıyla özgür olabilmesi ve kamusal söylemin daha güçlü hal alması için bunun “olmazsa olmaz bir koşul oluşturduğunu” söyleyerek bu düşünceyi daha da pekiştirmiştir. 
Demek oluyor ki, bireysel olarak gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik saldırılar, gazetecilik işlevine karşı saldırı anlamını taşımaktadır. 
Dolayısıyla demokrasilerde kamuoyu tartışması olanaklarını zayıflatmaktadır. 
Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi’nin bir kararında bu şöyle somutlandırılmıştır: 
“Gazetecilik, ancak bu işi yapanların tehdide ya da fiziksel, ruhsal, manevi saldırıya, başka bir taciz eylemine maruz kalmaması halinde özgürce yerinegetirilebilir. Bu tür saldırılar gazetecilerin bireysel ifade özgürlüğüne yönelik ihlal oluşturmaktan başka, toplumdaki diğer bireylerin her türden bilgi ve görüş isteme ve edinme hakkına da müdahale etmektir.” 
Gazetecilerin ve medya çalışanlarının önemli “toplumsal rolü” göz önüne alındığında, hukuk dışı, keyfi ve yargısız infazlara ilişkin BM Özel Raportörü Christof Heyns tarafından işaret edildiği gibi, bu kişilere yönelik her türlü saldırı “insan hakları projesinin temellerine ve bir bütün olarak bilgilendirilmiştopluma” yönelik saldırılar olarak görülebilir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Aşklar ve sevinçler... 09 Eylül 2018 | 2.490 Okunma Hoşça kal hüzün... 06 Eylül 2018 | 534 Okunma Bir garip yolcu... 04 Eylül 2018 | 2.351 Okunma Sevda düşleri... 02 Eylül 2018 | 2.434 Okunma Uçarı kaçarı... 01 Eylül 2018 | 110 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar