Kötüyü ayıklamak (Ayıkla pirincin taşını)

Pirinç pilavını yerken dişlerin kırılmasını önlemek için pirincin taşını iyice ayıklamak gerekir, lakin ayıklamanın bazı zorlukları da vardır; bazı taşlar pirince çok benzer, bazen...

Pirinç pilavını yerken dişlerin kırılmasını önlemek için pirincin taşını iyice ayıklamak gerekir, lakin ayıklamanın bazı zorlukları da vardır; bazı taşlar pirince çok benzer, bazen taş çok olur ayıklamakla bitmez, ayıklamaya karşı olanlar ince ayıklamaya mani olurlar…

İşte bu ters durumlar yüzünden iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan, layık olanı olmayandan ayırmak zor veya imkansız olunca söylenen “Ayıkla pirincin taşını” deyiminin de bir hikayesi varmış:

Yavuz Sultan Selim Han zamanında Yemen, Osmanlı topraklarına katıldıktan bir süre sonra, Yemen’de isyan çıkmış. Yemen Fatihi Sinan Paşa, zor zahmet duruma el koyarak sükuneti sağlamış. Sinan Paşa’nın ordusu çölde konaklarken yemek pişirmek üzere, has torbalar içindeki pirinç yere serilmiş büyük bir çadır bezinin üstüne dökülmüş, taşlarını ayıklanmaya başlamışlar. Bu sırada bir fırtına çıkmış, rüzgârın savurduğu bir kum bulutu, pirinçleri üstüne konmuş. Kumların arasında kalan pirinçlere bakakalan Yeniçeriler arasından bir asker, arkadaşlarına: “Biz Allah’ın nimetini taşlı diye beğenmiyorduk, oysa bizim gibi günahkar kullara üç beş taş az bile gelir. Hadi ‘ayıklayın bakalım pirincin taşını’ şimdi” demiş.

Beğenilen bazı yöneticilerin yakın veya uzak çevrelerinde, genel olarak icraatı takdir edilen bir iktidarın bir kısım mensuplarında ahlak, liyakat, adalet, hakkaniyet… bakımından arızalar, eksikler, çürüklükler oluyor, iyi niyetli bazı insanlar da yetkili sorumlular bunları niçin ayıklamıyorlar diye “haklı olarak” yakınıyorlar; yakınmakla kalmıyorlar, Doğrucu Davutluk adına olur olmaz zamanlarda biraz da abartarak ve genelleme yaparak şikayetlerini yayıyorlar. Siperde bekleyen muhalefet -ki, kendilerinde de ayıklanacak pek çok unsur olduğu halde bunu yapmazlar- fırsatı kaçırmıyor, iktidar dostlarının yersiz ve zamansız ifadelerini kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışıyor, bazen de ulaşıyorlar.

Dostlar, “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” akla ve hikmete uymaz.

Ülkemiz siyasi arenasında iktidara gelme mücadelesi yapan partilere bakıyorum, bunlardan, mevcut iktidar dışında birinin tek başına iktidar olması mümkün görünmüyor. Koalisyonların da ne bela olduğunu yaşadık gördük. Mevcut iktidarı yıpratmak ve yok etmek isteyen iç ve dış mihraklara bakıyorum; bunların ve özellikle dışarıdakilerin ve içerideki “yönü ve davası farklı olanların” derdi ahlak, liyakat, hak-hukuk değil (keşke olsa), dertleri ve hedefleri Türkiye’yi teslim almak; mel’un emellerine mani olmaya çalışan, zalimlere karşı dik durup hiç değilse hakkı söyleyen lideri bertaraf etmekten ibaret. Dünyayı güce dayalı zulümle yöneten güçler ne yazık ki, bazı adı Müslüman olan liderleri/ülkeleri teslim aldılar, ümmetin malını ve canını bu hainler sayesinde çalıyorlar. Türkiye’yi de -Allah korusun- teslim alırlarsa hem maddi hem de manevi olarak kayıplarımız çok büyük olacaktır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durmazlar 24 Mart 2024 | 318 Okunma Allah sormaz mı! 17 Mart 2024 | 411 Okunma Toklar acıkacak açlar doyacak 10 Mart 2024 | 189 Okunma Geçmiş zaman olur ki, hayali iç karartır 03 Mart 2024 | 239 Okunma İş mi yok, işçi mi yok? 25 Şubat 2024 | 320 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar