İslâm insanı nerede?

Önceki yazıda mevcut İslâm insanını değil, olması gerekeni tasvir etmiştik. Sayılan vasıflarıyla “bu insan, bugünlerde aramızda yaşayan insandır” demiyor ve aramızda bunu söyleyecek birinin...

Önceki yazıda mevcut İslâm insanını değil, olması gerekeni tasvir etmiştik. Sayılan vasıflarıyla “bu insan, bugünlerde aramızda yaşayan insandır” demiyor ve aramızda bunu söyleyecek birinin bulunduğuna da inanmıyoruz.

Unutulmaması gereken bir şey daha var ki, o da çizilen bu insan resminin geniş ve derin bir kökten, yâni dinden doğabileceğidir. Dolayısıyla İslâm insanı kendisini meydana getiren terkîbi ancak ebedî bir dinin çocuğu olarak kazanabilir.

Hâlihazır durumu, asıl şeklinden bu ölçüde uzak olsa da o, bu şekliyle de sağlam bir köke bağlı bulunduğunu, derin bir kaynaktan geldiğini unutmamalıdır. Ve bu asıl şekline, mâhiyetine dönebilmesi imkânsız şeyler arasında değildir. İlk vazifemiz ve en büyük çabamız onu bu sağlam ve asıl şekline kavuşturacak vâsıtaları sunmak ve ortamı hazırlamak için seferberlik ilân etmek olmalıdır. Böyle bir seferberliğin sonuç verebilmesi için iki husus öncelikli ve önemlidir:

1. İslâm insanının bugünkü hali ve şekli, olması gerekenden farklı olunca ondan beklenen hal ve şekli kazanıncaya kadar elinden tutmanın, buna ehil olanların sorumluluğunda olduğunu bilmemiz gerekiyor.

2. Ümmet olarak onu, geriye düşmüşlükten kurtarmak için ona göstereceğimiz yol nedir? “Başka ülkelerde denenmiş ve parlak başarılar elde etmiş metot ve sistemleri ithal edip sunmak sûretiyle, onu bu halden kurtarabilir miyiz? Yoksa onun tarihi, karakteri ve medenî terkîbine uyan yeni metot ve sistemler mi bulmaya çalışmalıyız?

Düşünürlerimizin çoğu, kendilerini çepeçevre kuşatan fikrî esaretin baskısı altında, diğer ülkelerde başarıya ulaşmış metot ve sistemleri almaya çağırıyor ve koşuyorlar ve bunun tek hal çâresi, girilmesi zarûrî biricik yol olduğunu zannediyorlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Birkaç soru ve cevap 14 Nisan 2024 | 542 Okunma Gösteriş ve istismar 07 Nisan 2024 | 361 Okunma Ağır ve yüz kızartıcı suçlara bile verilen ceza böyle oldukça 31 Mart 2024 | 605 Okunma Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durmazlar 24 Mart 2024 | 337 Okunma Allah sormaz mı! 17 Mart 2024 | 422 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar