Beka meselesi

Mahallî seçimler yaklaşınca beka meselesi gündeme sokuldu, hem siyaset yapanlar hem de yazarlar bu meseleyi yazmaya ve konuşmaya koyuldular.Siyasetçiler kendilerince haklı olarak ülkenin bekasının kendi iktidarlarına ve...

Mahallî seçimler yaklaşınca beka meselesi gündeme sokuldu, hem siyaset yapanlar hem de yazarlar bu meseleyi yazmaya ve konuşmaya koyuldular.

Siyasetçiler kendilerince haklı olarak ülkenin bekasının kendi iktidarlarına ve programlarının gerçekleşmesine bağlı olduğunu söylüyorlar.

Okur yazarlar ise kadroları, programları ve ihtiyaçları göz önüne alarak veya tarafgirlik sebebiyle çarpıtarak görüş bildiriyorlar, bir kısmı da algı operasyonu yapıyorlar.

Beka ülkenin mevcut dünya durumu ve şartları müvacehesinde ayakta kalması demek olduğuna göre bu ayakta kalan, yıkılmayan, yutulmayan bünyenin nasıl bir bünye olmasını istiyorlar, istiyoruz?!

Araya tarihten bir ibret sokmak gerekirse sayın Koloğlu’nun “Abdülhamid Gerçeği” isimli şaheserinden bir alıntı yapayım:

Koloğlu, Sultan Abdülhamid’in “Panislamcı olmadığını, yalnızca tahtını ve devletini Hristiyan ve Müslüman bölücülere karşı korumaya çalıştığını” ifade ettiği bölümü şöyle bitiriyor: Avrupalı sömürgecilerin ‘bilinçli korkusunun (ya bütün Müslümanlar birleşip ayaklanırsa) karşısına, sadece ‘ekonomik siyasi özgürlüklerimiz gitse ne gam, dinimiz elde kalsın da’ diyen ‘bilinçsiz korku sahiplerinden’ değildi (s.207).

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Tebliğ mi temsil mi? 21 Nisan 2024 | 293 Okunma Birkaç soru ve cevap 14 Nisan 2024 | 545 Okunma Gösteriş ve istismar 07 Nisan 2024 | 364 Okunma Ağır ve yüz kızartıcı suçlara bile verilen ceza böyle oldukça 31 Mart 2024 | 607 Okunma Din, kültür, medeniyet sapkınları boş durmazlar 24 Mart 2024 | 340 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar