EBRD, Türkiye ve bölge

Geçtiğimiz Cuma İstanbul’da, Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası EBRD arasında imzalanan anlaşmayla, 25 milyon Euro tutarında bir işbirliği fonu oluşturuldu. Donör fonu olarak adlandırılan...

Geçtiğimiz Cuma İstanbul’da, Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası EBRD arasında imzalanan anlaşmayla, 25 milyon Euro tutarında bir işbirliği fonu oluşturuldu. Donör fonu olarak adlandırılan EBRD nezdindeki fonun, Türkiye ve diğer bazı ülkelerde gerçekleştirilen birtakım projelere destek vermesi amaçlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle “ülkemizin kalkınma yardımları politikasını çeşitlendiren” bu işbirliği, aslına bakılırsa Türkiye ile EBRD arasında giderek güçlenen güvenin bir kanıtı niteliğinde...

EBRD Başkanı Chakrabarti’nin de ifade ettiği bu itimat, açıkçası rakamlarla da kendini gösteriyor. Nitekim Türkiye, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın destek verdiği geniş coğrafyada son yıllarda bir numaralı yıllık yatırım hacmine sahip portföyü temsil eden pazar konumunda... Ülkemizde faaliyet göstermeye başladığı 2009 yılından bu yana çeşitli sektörler genelinde 10 milyar Euro civarı bir yatırım yapan EBRD, sürdürülebilir enerji, altyapı, özel sektörün rekabet gücü ve sermaye piyasaları konularında Türkiye ekonomisini güçlendirecek yatırımlara destek olma gayesi güdüyor. Bu noktada bankanın sadece 2017 yılında, ülkemizde 51 proje kapsamında 1,6 milyar Euro tutarında yatırım yaptığını eklemekte fayda var.

YENİ MODELLER

EBRD yetkilileri bir ara çıkmış yersiz söylentilerin aksine, kurum olarak Türkiye’nin kalkınma hikayesinde sadık bir dost olarak rol almayı ve bu doğrultuda güçlü yatırımlar yapmayı sürdüreceklerini belirtirken, ekonomimizin direncine ve potansiyeline güveniyorlar.  Öte yandan banka, Avrasya’nın gelişmekte olan belli başlı ülkelerini içeren söz konusu geniş coğrafyada, pek çok ekonominin kalkınmasına destek olmaya çalışıyor. Ve yayımladığı 2017-2018 Transition Report’ta belirttiği üzere, ilgili birtakım ekonomilerin orta gelir tuzağına takılmaması veya bundan kurtulması gerektiğinin önemine odaklanıyor. 

Tuzağı aşarak yüksek gelire atlayabilmek ve hatta sonrasındaki gelişimi sürdürülebilir kılmak ise, bilhassa verimlilik artışlarını tesis edebilmekten geçiyor. Oysa bugün dünya genelinde yaygın bir şekilde görüldüğü gibi, bölgedeki ekonomiler verimlilik gelişiminde hatırı sayılır bir performans gösteremiyor. Bu anlamda bölgede yeni büyüme modellerinden bahsedilmesi gerektiğini hatırlatan EBRD raporu, verimlilik artışlarını da güçlendirecek olan yatırım ve teknoloji odaklı bir yaklaşımın altını çiziyor. Nitekim dönüp bakıldığında tarih sürdürülebilir güçlü büyümelerin ve gelir yakınsamalarının yatırım kanalıyla desteklendiğini açıkça gösterirken, EBRD, altyapı kalitesinin de burada mühim rol oynadığını hatırlatıyor.

ALTYAPISIZ OLMAZ

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Teşekkür 25 Kasım 2018 | 6.013 Okunma İş yapmanın kolaylığı 02 Kasım 2018 | 4.834 Okunma Küresel havacılığın merkezi doğuya kayarken 30 Ekim 2018 | 5.062 Okunma Roma-Brüksel hattı 26 Ekim 2018 | 5.282 Okunma Çin yavaşlarken 23 Ekim 2018 | 4.316 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar