Doğu Akdeniz dalgalanırken

Bir zamanlar bolca kaleme aldığım Doğu Akdeniz sularını, uzun bir aradan sonra yeniden ziyaret etmekte fayda var. Nitekim son yılların gözde enerji adresinde son haftalarda bir tansiyon yükselmesi yaşanıyor. Ve yaşanan...

Bir zamanlar bolca kaleme aldığım Doğu Akdeniz sularını, uzun bir aradan sonra yeniden ziyaret etmekte fayda var. Nitekim son yılların gözde enerji adresinde son haftalarda bir tansiyon yükselmesi yaşanıyor. Ve yaşanan gerginliğin bir bölümü, özellikle Kıbrıs üzerinden bizi de ilgilendiriyor. Zira işitmiş olabileceğiniz üzere, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ilgili sulardaki 3. parselde arama faaliyeti başlatmaya yeltendi. Bunun üzerine ise, KKTC’nin hemen ardından Pazar günü Dışişleri Bakanlığımız bir açıklama yaparak GKRY’nin haksız çalışmalarını sert bir şekilde kınadı.

Haritaya baktığımızda, 3 numaralı parsel 2011 yılında KKTC’nin TPAO’ya arama yapma ruhsatı verdiği bir alanken, Rumların el koymak istediği parseller arasında geliyor. İşte bu nedenle de Dışişleri Bakanlığımız, GKRY’nin yürütmeye yeltendiği ve Kıbrıs Türklerinin haklarını hiçe sayan hidrokarbon arayışları konusundaki uyarısını güçlü bir şekilde karşı tarafa ve dünyaya duyurmuş oluyor.

Bilindiği üzere, 2017 yılında Ada’daki çözüm arayışları Rum tarafında Türklerin hak ve eşitliğine dair olumlu bir tutumun olmayışı sonucunda neticesiz kalmıştı. Bu durum ise, Doğu Akdeniz enerjisinde de yakın gelecekte sağlıklı bir ilerlemenin olmayacağını açıkça yansıtmıştı. İşte bugün GKRY tarafından cüret edilen sondaj girişimleri de, bu yaklaşımın bir ürünü olarak okunabilir.

Elbette 3 numaralı parsel, gerginliği ilk başlatan alan değil. Hatırlanacak olursa, daha önce de ilgili saha çerçevesinde denizde bir dalgalanmaya şahit olmuştuk. Ki aslına bakılırsa, zengin bir enerjiye konu olan Doğu Akdeniz’deki geniş kapsam gereğince, Türkiye olarak bir yandan Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak, diğer yandan da kıta sahanlığımıza ilişkin savunmayı yapmak durumundayız.

Bu arada Doğu Akdeniz’deki enerji oyunundan Türkleri dışlama çabası, sadece Kıbrıs dolaylarında gerçekleşmiyor. Bu noktada daha önceleri de bolca yazdığım üzere, bölgede Mısır ve İsrail’in enerji bahtını güzelleştiren farklı doğal zengin alanlar da var diye başlayarak meseleyi anımsatayım. Mısır’ın 2015 yılında keşfettiği Zohr yatağı, ülkeyi enerji bağımsızlığı yönünde rahatlatacak ve hatta ihracatçı yapacak olması hasebiyle, İsrail’in ticari planlarını da etkileyecek yönde bir oyun değiştirici olmuştu. Ve geçtiğimiz aylarda üretime adım atan Zohr, kademeli olarak artacak doğalgaz üretimiyle ihracat hayallerini zorlayacak. Mısır ayrıca LNG terminalleriyle de, bölgedeki oyundan pay almayı planlayacak.

İşte GKRY’nin, geçtiğimiz yıllarda Yunanistan desteği eşliğinde Mısır ile bir enerji üçgeni kurma çalışmalarının yanı sıra, İsrail ile de bir işbirliğine girdiğini hatırlayalım. İsrail gazının Avrupa’ya ulaşması için aslında en makul güzergâh olan Türkiye’yi pas geçmeyi de amaçlayan söz konusu işbirliği çabaları, yine GKRY’nin blokaj mantığıyla bölgedeki bu potansiyele engel oluyor. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Teşekkür 25 Kasım 2018 | 6.013 Okunma İş yapmanın kolaylığı 02 Kasım 2018 | 4.834 Okunma Küresel havacılığın merkezi doğuya kayarken 30 Ekim 2018 | 5.062 Okunma Roma-Brüksel hattı 26 Ekim 2018 | 5.282 Okunma Çin yavaşlarken 23 Ekim 2018 | 4.316 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar