Bilim ve kadın

Önceki gün dünyada ve Türkiye’de, “Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü” kutlandı. Tabii özellikle bazı spesifik konularda kutlama yapmak, aynı zamanda konuyu hatırlamak...

Önceki gün dünyada ve Türkiye’de, “Uluslararası Bilimde Kadın ve Kız Çocukları Günü” kutlandı. Tabii özellikle bazı spesifik konularda kutlama yapmak, aynı zamanda konuyu hatırlamak, hatırlatmak anlamına da geliyor. Kadın ve bilim konusu da, ilerleme kaydedilmesi gereken bir husus olması hasebiyle bu kategoride... Nitekim kadının bilimdeki yeri, hak ettiği ve arzu edilen seviyelere henüz erişebilmiş değil.

Örneğin Nobel Ödülleri tarihine bakıldığında, fizik, kimya ve tıp alanları genelinde ödül alan 570’i aşkın erkeğe kıyasla tarihe geçen sadece 17 kadın var. İlk örneği malum, Marie Curie... Hatta son birkaç yıldır bu alanlarda pek kadın Nobel’li çıkmadığı da bolca tartışılıyor.

Çarpıcı bir veri olan Nobel’i bir yana bırakıp, daha temelde yatan duruma bir bakalım: Son mevcut verilere göre, dünyadaki araştırmacıların üçte birinden az bölümünü kadınlar oluşturuyor. Aslına bakılırsa çağın son görünümü, kadınların üniversite eğitiminde kararlı bir şekilde yol aldığını ve mezunlar içinde yarıdan fazla sayıya ulaşmayı başardıklarını söylüyor. Lakin iş bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik paketi olan STEM eğitimi özeline inince birden değişiyor. Nitekim dünyada STEM ile ilgili alanlarda kız öğrencilerin varlığı üçte birleri ancak aşıyor. Hatta kendi içindeki kollara göre baktığımızda, hiç favori görülmeyen, yanına pek yaklaşılmayan disiplinler de göze batıyor.

Üstelik yüksek lisanstan sonraki mertebeye varınca da işin görünümü farklılaşıyor. Zira anlaşılan o ki; kadınların güçlü lisans ve yüksek lisans ilgisi, doktora ve özellikle de araştırmacılıkta devam etmek anlamına gelemiyor. Ve bu kapsamda karşımıza, dünyanın araştırmacı nüfusunda üçte bire bile ulaşamayan bir kadın varlığı çıkıyor.

Elbette ortalamayı yansıtan bu uçurumun mesafesi, ülkeden ülkeye, gelişmişlikten gelişmişliğe ve kültürden kültüre de değişiyor. Nitekim araştırmacılar arasında kadınların yüksek oranda olduğu Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya bölgeleri dünyaya fark atarken, mesela Asya’nın güney kesimleri genel itibariyle bu konuda dökülüyor.

Bu doğrultuda fen bilimleri, teknoloji ve tıp alanlarında kadın araştırmacıların ağırlık sahibi olduğu ülkeler arasında, Kazakistan, Azerbaycan, Romanya, Ukrayna, Brezilya gibi bazı ülkeler göz doldururken, Türkiye ve AB nispeten orta düzeylerde, Suudi Arabistan, Japonya, Kore, Senegal gibi çok sayıda ülke ise daha düşük oranlarda geziniyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Teşekkür 25 Kasım 2018 | 6.013 Okunma İş yapmanın kolaylığı 02 Kasım 2018 | 4.834 Okunma Küresel havacılığın merkezi doğuya kayarken 30 Ekim 2018 | 5.062 Okunma Roma-Brüksel hattı 26 Ekim 2018 | 5.282 Okunma Çin yavaşlarken 23 Ekim 2018 | 4.316 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar