Bakır vatanı Zambiya

Cumhurbaşkanımızın bilindiği üzere ayrı bir önem verdiği Afrika bölgesi, resmi ziyaretler kapsamında gidilen her ülkede geçmişin izlerini taşıyan kimlikler üzerinde esefle düşünmeye sevk ediyor....

Cumhurbaşkanımızın bilindiği üzere ayrı bir önem verdiği Afrika bölgesi, resmi ziyaretler kapsamında gidilen her ülkede geçmişin izlerini taşıyan kimlikler üzerinde esefle düşünmeye sevk ediyor. Sahra Altı’nın en gelişmiş ülkesi Güney Afrika’da dahi hissedilen bu duyguyu, farklı şartlara sahip az gelişmiş Zambiya’da da yaşamak kaçınılmaz.

Zamanın Avrupası’nın kavgaları üzerine 1884-1885 yıllarında gerçekleştirilen Berlin Konferansı’nın teması, söz konusu maziyi bir lahza anımsamak için yeterlidir. O devirde “Afrika’nın kapışılması” şeklinde ifade edilen kıyasıya bölüşmelerde İngilizlerin payına düşen topraklardan biri de, bugünün Zambiya’sı, o günün Kuzey Rodezya’sı olmuştu. Ülkenin bu bağlamda, Birleşik Krallık sömürgesi altında uzun zamanlar boyunca mineral zenginliklerinden faydalanılan bir Afrika hazinesi olduğu bilinir. 1964’te bağımsızlığını elde ederek yeni bir döneme giren Zambiya’nın, sömürge sonrası miras kalan enkazla, birçok Afrika ülkesi misali ne zorluklar çektiği de haliyle gayet anlaşılabilir.

Bugün 1.500 dolarlık kişi başına gelir seviyesinde bir ekonomik statüde bulunan ülkenin yakın tarihinde, aslında birtakım dış olumsuz gelişmelerin de rol oynadığını belirtmek gerekir. Bunlar arasında, çevre ülkelerdeki siyasi rahatsızlık ve karmaşalar, belirgin bir etkiye sahiptir. Nitekim bölgedeki kaos, Zambiya’nın ulaşım kanallarını ekonomik açıdan zedeleyecek bir yoğunlukta sürmüştür. Bunun yanı sıra, zaman zaman yaşanmış kuraklıkların da ülkeyi zor günlerle imtihan ettiğini elbette eklemek gerek.

Ekonominin son yıllardaki gelişim tablosunda ise, makul bir görünümden bahsetmek mümkün. %4 sularında bir hızla seyreden Zambiya ekonomisi, özellikle iyi giden bakır fiyatlarından ve verimli geçen hasat dönemlerinden istifade ediyor. Son zamanlarda destek veren bu faktörler ise, geçmişteki tecrübeyle de birleştiğinde, aslında ekonominin kırılgan olduğu ve daha çeşitlenmiş bir resme kavuşması gerektiği mesajını veriyor. Dünyanın büyük bakır üreticilerinden olan ve kobalt kaynakları açısından da ismi ön sıralarda yer alan Zambiya’nın, emtia fiyatlarının ve iklim şartlarının dalgalarından korunması şart. Dolayısıyla ekonominin, farklı dallarda gerçek anlamda bir zenginleşmeye gitmesi gerekiyor.

İşte bu noktada ciddi bir yatırım gereksinimi olan ülkenin öne çıkan bir ilgili ve olumlu özelliği ise, politik açıdan stabil bir kimlik taşıması olarak ifade edilebilir. Afrika’nın uzun yıllardır en istikrarlı yönetimlerinden birine sahip olan başkent Lusaka, iş ortamını güçlendirmek için de çaba gösteriyor. Sağlıktan enerjiye çeşitli temel hizmetlerde belirgin bir kalkınma ihtiyacı olan Zambiya, bu anlamda yatırımcılar için bir fırsat olarak görülüyor. Bugün Çin’den İsveç’e çeşitli aktörlerin bu gözle bakarak yerini güçlendirmeye çalıştığı ülkeye, Türkiye de işbirliği potansiyeli doğrultusunda el uzatmak istiyor.

Bu bağlamda BRICS Zirvesi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaret ettiği başkent Lusaka’da yapılan resmi görüşmeler kapsamında tarımdan turizme çeşitli alanlarda anlaşmalar imzalanırken, iş insanlarıyla da bir araya gelindi. Türkiye’nin ziyaretini bir dönüm noktası olarak gördüklerini ifade eden Zambiya devlet yetkilileri, ilişkilerin gelişmesinde önemsedikleri kritik bir noktayı şöyle vurguluyor: Türkiye bencil değil.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Teşekkür 25 Kasım 2018 | 6.013 Okunma İş yapmanın kolaylığı 02 Kasım 2018 | 4.834 Okunma Küresel havacılığın merkezi doğuya kayarken 30 Ekim 2018 | 5.062 Okunma Roma-Brüksel hattı 26 Ekim 2018 | 5.282 Okunma Çin yavaşlarken 23 Ekim 2018 | 4.316 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar