Zaman akıp geçerken: Haset, o derin hiddet!

Sosyal medya çağında iki duygu sürekli yarış pistindeler: Haset ve imrenme... Sizce hangisi her seferinde ipi göğüslüyor dersiniz? Peki farklarını farkında mısınız? Popüler kültürde pek yaygın bir...

Sosyal medya çağında iki duygu sürekli yarış pistindeler: Haset ve imrenme... Sizce hangisi her seferinde ipi göğüslüyor dersiniz? Peki farklarını farkında mısınız? Popüler kültürde pek yaygın bir ayrım çizgisi var, malum. İmrenme (gıpta) "ondaki bende de olsun" dermiş, haset "bende yok, onda da olmasın" dermiş falan filan. Hepsi hikaye! Duygu bunlar, yani bilinç düzeyinde kurgulanmıyorlar. Kavrayabilmek için daha derine bakmalı... İmrenmek, naif bir arzu yatırımı ve aynı zamanda örtülü bir projedir. Fakat haset aslında derin bir hiddettir. Neden mi? Melanie Klein'ın tarifiyle söyleyeyim: "Haset, arzulanan şeyin başka birine (bize değil de ona) haz verdiği inancının yol açtığı kızgınlık halidir." Öyle kolay kolay yatışmaz, iz sürer ve yıkıcıdır. Özel olarak korunmak gerekir.

***
Saksıdaki fesleğenim kurudu kuruyacak. Ömrünün son demlerinde. Yaprakları çok azaldı, dalları hafiften odunlaştı. Ama azıcık okşadığımda yine ilk günkü gibi kokusunu salıyor, balkon birkaç dakikalığına mis gibi kokuyor. Son gününe kadar böyle sürecek. Bitkilerin becerip insanların beceremediği ne çok şey var!
***
Hepimizin zihni bir biçimde "okullu"dur, o dönemde donup kalır... Bazı sosyal/ siyasal klişeler bu sayede varlığını sürdürür. Mesela Birinci Dünya Savaşı'na dair bir dolu ciddi kitap okur, sayısız bilgi edinirsiniz. Ama yine de günün sonunu "Almanlar yenildiği için biz de yenik sayıldık" klişesiyle bağlarsınız. Bu klişeler o denli güçlü biçimde zihnimize zerk etmişlerdir ki, gerçekleri her seferinde tepelerler... Geçen gün Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson'un, Kraliçe'den parlamentoyu kapatma yetkisi istediğini öğrenen ahbabım "ulan hani Kraliçe sembolikti?" diye isyan etti. Ona "merak etme" dedim, "bir buçuk ay sonra yine sembolik olur!"
***
Şimdi sabahın erkeninde Bursa Muradiye'de olmak, Tarihi İnanç Fırını'na uğrayıp "tahanlı pide" (tahinli demeyin sakın!) sırası beklemek vardı! Bir de Alsancak Dostlar Fırını'nın boyozlarını özledim. Yanına da haşlanmış katı yumurta. İkisinin de tatları uzak geçmişte kaldı. Zaman nasıl hızla geçiyor.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Geçiştirilen geçmiş ve gelecek 19 Nisan 2024 | 118 Okunma Tam o noktadan başlayın! 18 Nisan 2024 | 318 Okunma Sahnedeki denge bozulur mu? 16 Nisan 2024 | 204 Okunma Bayram tatilinde halk dersleri 15 Nisan 2024 | 370 Okunma Dalgıçlık zamanı... 13 Nisan 2024 | 86 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar