İki farklı ama ikisi de “halksız” çevre...

Çok asosyal bir insanım, net! Yine de son birkaç yılda ilginç tanışıklıklarım oldu. Mesela ciddi biçimde "muhafazakâr" görünen bir çevre tanıdıkça şaşırttı...

Çok asosyal bir insanım, net!
Yine de son birkaç yılda ilginç tanışıklıklarım oldu.
Mesela ciddi biçimde "muhafazakâr" görünen bir çevre tanıdıkça şaşırttı beni...
İşadamları, hekimler, eğitimciler, mühendisler, akademisyenler...
Hepsi de gelenekçiydi...
Ama geniş muhafazakâr çevreden farklı olarak seçkinci bir bakışla halka mesafeli durmaları dikkat çekiciydi.
İlginçtir, tanışırken hemen hepsinin ağzından ilk çıkan laf şu olmuştu: "Ne yalan söyleyelim; Sabah, Star, Akşam gibi gazetelerden pek hoşlanmayız!"
Sonra haber kanalı izlemediklerini, ara sıra NTV'ye baktıklarını da (her nedense!) belirtme ihtiyacı duyuyorlardı.
Ciddi bir şey konuşabildik mi? Zor.
Çünkü paradan puldan ve hatta magazinden başka konular açıldığında sıkılıyorlardı.
Bazılarıyla kısa zaman içinde ister istemez koptuk.
Sorarsan, hepsi de AK Parti'yi destekliyorlardı.
Ancak haberleştiklerimden aldığım izlenim şuydu: 24 Haziran'dan önce acaba Saadet'e mi, yoksa İnce'ye mi diye kıvranmışlardı, 24 Haziran'dan sonra "reisci" olmuşlardı!

***
Gelelim seküler, hafifçe "beyaz" ve kendi ifadeleriyle "muhalif" bir çevreden son iki yıldaki tanışıklıklarıma...
Öğretmenler, turizmciler, dijitalciler...
Doğrusu, Sabah'ta onca yıldır hepsine veryansın edişime takılmıyormuş gibi yapmakta ustaydılar.
Fakat laf 15 Temmuz'a geldiğinde birden karınları ağrımaya başlamış gibi davranıp ortamı terk etmeye çalışmaları ilginçti. "Fetö'ye tabii ki karşılar"dı ama gerçekte FETÖ'nün nasıl bir şey olduğunu hiç merak etmediklerini çarçabuk anlamıştım.
Garip bir duyarsızlıktı bu; "kara delik" gibi bir şey...
Siyaset konu edildiğinde sürekli mızmızlanıyor, yandık bittik kül olduk havası takınıyor ama eğlencelerinden asla vazgeçmiyorlardı.
Sorarsan, hepsi CHP'liydi.
Bana göre, CHP umurlarında bile değildi.
24 Haziran'da Muharrem İnce'ye ve Demirtaş'a oy verdiler sanırım.
Şimdiki izlenimim şu: Hiç bitmeyen bir "sarhoşluk" peşindeler.
Siyasetten konuşmak istemiyor, halktan bir kez daha nefret ediyor ve İzmir Marşı'nı söyleyen bir popçuyu memleketlerinden daha çok seviyorlar.
***
Bütün bunları niye aktardığımı soracak olursanız...
Gündelik hayattan çıkan sosyal tablolar çoğu zaman bugünün problemlerine dair cevapları ve geleceğin sorularını içlerinde saklarlar.
Artık biraz da bunların üzerine düşünme vaktidir.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? 25 Nisan 2024 | 237 Okunma Bu ‘ego’larla nereye? 23 Nisan 2024 | 436 Okunma Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? 22 Nisan 2024 | 381 Okunma Geçiştirilen geçmiş ve gelecek 19 Nisan 2024 | 124 Okunma Tam o noktadan başlayın! 18 Nisan 2024 | 320 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar