Güneşli bir öğle, dalgakıranda...

Üzerinden kaç yıl geçti ama hâlâ durup hatırladığımda içim hem ürperiyor, hem de ısınıyor. Güneşli bir nisan öğlesiydi... Turizme bulaşmamış bir balıkçı...

Üzerinden kaç yıl geçti ama hâlâ durup hatırladığımda içim hem ürperiyor, hem de ısınıyor. 
Güneşli bir nisan öğlesiydi... 
Turizme bulaşmamış bir balıkçı kasabasında mola vermiş, kahvesinde çay yudumlamış, kedilerini sevmiştik. 
Görünmez bir el beni tuttu; dalgakırana doğru götürüp üzeri çivili tahtaya dönmüş beton zemine yatırdı. 
Bir yandan da kulağıma fısıldıyordu: "Kıpırdama, kalbini aç ve hissettiğin ne varsa, hakkını ver!" 
Karnı acıkan arkadaşlarımın yola çıkma çağrısına kulaklarımı tıkadım. 
O anda hiçbir şeyi tüketmek istemiyordum. 
Tersine... 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Çocuklar bizden ne öğreniyor? 30 Nisan 2024 | 216 Okunma Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar 29 Nisan 2024 | 430 Okunma Güllerin içinden geçmeyen yollar 28 Nisan 2024 | 72 Okunma Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri 27 Nisan 2024 | 95 Okunma İktisat değil, insan... 26 Nisan 2024 | 193 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar