Diplomasi vitrini yanıltmasın, stratejilere bakın!

Mesele dünyanın yeniden şekillendirilmesiyse... Mesele Ortadoğu'da, Akdeniz'de, İpek Yolu'nda egemenlik kavgası ise... O pek eski diplomasi mottosuna hak ettiğinden fazla değer vermemek gerekir. Tamam! Devletler çıkarlarına bakarlar...

Mesele dünyanın yeniden şekillendirilmesiyse...
Mesele Ortadoğu'da, Akdeniz'de, İpek Yolu'nda egemenlik kavgası ise...
O pek eski diplomasi mottosuna hak ettiğinden fazla değer vermemek gerekir.
Tamam! Devletler çıkarlarına bakarlar, dolayısıyla diplomaside dün, dündür, yarın bambaşka bir gündür fakat uluslararası ilişkiler sadece diplomasiden ibaret değildir.
Hatta diplomasi bazen "ışıltısıyla aldatan vitrin" işlevi görür, fenadır! (Bkz. İki büyük savaş öncesi Avrupa devletleri arasındaki hoş ilişkiler, uzlaşmalar, anlaşmalar, vd.)

***
Yani omuzumuza dostça dokunulduğunda "tamam aramız düzeldi" demenin...
Küstüklerimiz barış çubuğunun ucunu gösterdiğinde hemen tatlı hayallere kapılmanın...
Her güzel sözü güzel niyetin ifadesi saymanın âlemi yok!
Geleceğe hazırlanırken yapmamız gereken şey, strateji üretmek ve bizi doğrudan ilgilendiren ülkelerin stratejilerini dikkatle takip etmektir.
Mesela geçen yüzyıldan kalma "Türkiye, ABD için vazgeçilmezdir" klişesi bizim medya ve kamuoyunda hâlâ çok tutuluyor.
Ama sormak gerek: İyi de hangi plan, hangi gelecek tasarımı ve stratejik çerçevede vazgeçilmezdir?
Ya plan, gelecek tasarımı ve ittifak stratejileri değişmişse?..
***
Çok büyük bir savaş var. Kestirmeden söylersek...
Küreselci odak (paranın sahipleri) ile ulusalcı Trump/Pentagon ittifakı arasında gizli/ açık savaş her gün biraz daha keskinleşiyor.
Bu iki odağın yeryüzündeki güç alanları ve para üzerindeki 21. yüzyıl tasarımları çok farklı.
Bu savaşın yarattığı anafordan uzak kalmak imkânsız.
Nitekim çok çarpıcı bir şey yaşadık...
İki blok arasındaki savaşın dışında kalmak isteyen Türkiye, Kaşıkçı cinayetinde izlediği taktikle ister istemez Trump/ Pentagon ittifakının Suudlar üzerinden yürüttüğü planı tökezletti.
Böylece çatışan taraflara "sakın beni hafife alıp başıma çorap örmeye kalkmayın, yanarsınız!" demiş olduk.
Bundan sonrasını yaşayıp göreceğiz.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu ‘ego’larla nereye? 23 Nisan 2024 | 249 Okunma Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? 22 Nisan 2024 | 371 Okunma Geçiştirilen geçmiş ve gelecek 19 Nisan 2024 | 124 Okunma Tam o noktadan başlayın! 18 Nisan 2024 | 320 Okunma Sahnedeki denge bozulur mu? 16 Nisan 2024 | 205 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar