Katar

Katar, Mısır'da Müslüman Kardeşler hareketi, Gazze'de Müslüman Kardeşler ile aynı temelde örgütlenmiş Hamas ve halkının kahir ekseriyeti Sünni Türkiye'yle yaklaşık aynı...

Katar, Mısır'da Müslüman Kardeşler hareketi, Gazze'de Müslüman Kardeşler ile aynı temelde örgütlenmiş Hamas ve halkının kahir ekseriyeti Sünni Türkiye'yle yaklaşık aynı çizgidedir.

Mısır'da Muhammed Mursi, ABD ve İsrail çıkarlarına ters düşerek, Mısır'ın menfaatlerini İslam kardeşliği ekseninde, Türkiye, Gazze ve Katar gibi mutedil Sünniliğin çoğunlukta olduğu demokratik gelişim sürecindeki İslam ülkeleriyle yardımlaşma ve dayanışmada gördü. Bu bağımsız tavır, hem körfez monarşilerini hem de efendileri emperyalist İsrail muhiplerini harekete geçirdi ve kuklaları Sisi'yi kendi halk iradesini yok sayıp, demokrasiyi askıya alması için desteklediler.

Katar Emiri Tamim bin Hamad es-Sani; Katar da demokratik seçimler yaptı, demokratik İslam ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirip körfez monarşilerine –kötü örmek oldu- tabi olarak, halk iradesi doğrultusunda emperyal güçlerden bağımsız politikalar izledi. Türkiye, Gazze ve Müslüman Kardeşlerle dayanışma ve işbirliği yaptı. Hele hele de “dünya beşten büyüktür” diyen Türkiye'ye yatırımlar yoluyla veya doğrudan 30 milyar dolar destek olunca Katar hem körfezin monarklarının hem de emperyalist güçlerin açık hedefi haline geldi. Aynen Gazze'ye yardım eden Mursi'nin ve Rabia selamı veren Recep Tayyip Erdoğan'ın emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin açık hedefi haline gelmesi gibi…

Mutedil, demokratik ve özgürlükçü bir İslam anlayışı karşında psikolojik üstünlük sağlayamayacaklarını bilen Siyonist-emperyalist güçler, kendi surları içinde “özgür” dünyalarını “İslam'dan koruyabilmek” için ihtiyaç duydukları çatışmacı Selefi-Vahhabi-Radikal İslami anlayışlara ihtiyaç duymaktadırlar. Körfez monarşileri de bu ihtiyaca cevap teşkil edecek bir İslam anlayışını imal etmekte ve tüm dünyaya ihraç etmektedirler. Böylece emperyal güçler onlara kendi bölgelerindeki siyasal ve sosyal gelişimleri durdurmaları ve ortak menfaatlerini korumaları şartıyla destek sağlamaktadır. Çünkü terör ve şiddet yoluyla İslam'ın egemen olacağına inanan guruplar çökmüş Batı ideolojilerine can suyu sağlamaktadır.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin liderlik ettiği ittifakın çekindikleri temelde iki şeydir. İlk olarak selefi Vahabi anlayıştan uzak, mutedil kuşatıcı bir Sünnilik anlayışına sahip, demokratik Türkiye, Mısır, Gazze ve Katar'ın başarılarının kendi halklarına örneklik teşkil etmesi ve monarşik iktidarlarının altını boşaltmasıdır. İkincisi de birincisine bağlı olarak yürüyen emperyalist Yahudi - İsrail lobisinin “one minuteci” ülkelere karşı harekete geçmeleri konusundaki ısrarlarıdır.  

Bu ülkelerin halkının çoğunluğu mutedil orta yolcu Sünniliği, İslami bir demokrasi arayışını ve İslam Birliği politikalarını esas almaktadır. Bu politikalar hükümetleri halkın kahir ekseriyetinin ortak hissiyatına yakınlaştırmaktadır o da iç politika da bireysel özgürlükleri dış politika da bağımsızlığın esas alınması sonucunu doğurmaktadır. Emperyalist güçleri rahatsız eden budur. Çünkü bağımsız, demokratik güçlü bir İslam dünyası emperyalist Batının sonu anlamına gelir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İki Deneyin Düşündürdükleri 01 Temmuz 2017 | 220 Okunma Din-Ahlak ve Zihniyet 24 Haziran 2017 | 171 Okunma Millilik, Evrensellik ve Yozlaşma 17 Haziran 2017 | 262 Okunma Katar 10 Haziran 2017 | 281 Okunma Liyakat Ölçülebilirdir 03 Haziran 2017 | 133 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar