Zzzz....

Nasreddin Hoca yaşlanmış ve uykusuzluk çekmeye başlamış. Her şeyi denemiş sıcak banyo, ilaç, ot kök bitki ama hiçbirinin faydası olmamış. Ve çocukları rahatsız olmuş, çünkü...

Nasreddin Hoca yaşlanmış ve uykusuzluk çekmeye başlamış. Her şeyi denemiş sıcak banyo, ilaç, ot kök bitki ama hiçbirinin faydası olmamış. Ve çocukları rahatsız olmuş, çünkü Hoca uyuyamadığı zaman evdekileri de uyutmuyormuş. Gece, tüm aile için kâbus oluyormuş...
Aslında Nasreddin Hoca durumundan pek de rahatsız değilmiş ama hanımıyla çocukları sürekli çare peşindelermiş. Türlü yöntemler araştırmışlar ve sonunda bir hipnozcu bulmuşlar. Çocuklar mutluluk içinde gelmişler ve Hoca’ya şöyle demişler:

“Artık endişelenmene gerek yok baba. Bu adam saniyeler içinde uyku getiriyor. İşin sırrını biliyor, uyuyacaksın…”
Hipnozcu, Nasreddin Hoca’ya zincirli bir saat göstermiş ve demiş ki:

“Birazcık inanç olağanüstü hâller gerçekleştirir. Bana güvenmen gerek, o zaman bebek gibi uykuya dalacaksın. Bu saate bak!”

Hoca adamı kafasıyla tamam masasında bir hareketle cevaplamış.
Adam saati sağa sola sallamaya başlamış. “Sol-sağ, sol-sağ... Gözlerin yoruluyor.., yoruluyor.., yoruluyooor... Uyuyorsun, uyuyorsun, uyuyorsuuun...”
Herkes şaşkınlıkla karışık mutluluk içindeymiş. Hoca’nın gözleri kapanmış, başı yana eğilmiiiş, uykuya dalmış…

Hipnozcu ücretini almış, çocuklarına sessiz olun işareti yapmış, parmaklarının ucunu basa basa usulca dışarı çıkmış.

O çıkar çıkmaz Hoca tek gözünü açmış ve demiş ki:

“Gitti mi o deli?..”
Bizi ayakta uyutmak isteyenlere derim ki;
A be şaşkınlar, dört koldan deneseniz de her yöntemi uyanık bir zihni uyutamazsınız ki!..

Ninem diyor ki; Aç gözünü, açarlar gözünü.

YAZININ DEVAMI