Kabağın sahibi vardır elbet!
Belki bazılarınız biliyorsunuzdur ama bilmeyenler için yazayım. En sevdiğim hikâyelerdendir... Mikro ölçekte de olsa benzerlerini gördüğüm, yaşadığım bir hikâye...
Hepimize sabır ve tevekkül adına ibret olması için paylaşayım istedim yine de...
Efem, vaktiyle bir derviş, nefsle mücahede makamının sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonraki makam “Kalenderîlik” makamıdır. Yani her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir. Her türlü görünür süslerden arınması gereklidir... Saç tıraşı için soluğu berberde alır.
“Vur usturayı berber efendi” der.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş aynada kendini takip etmektedir. Başının saç kısmı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.
Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı...