Atlasa kıl yapışmaz

“Çamur atma; hedefini şaşırır, kirli ellerinle kalıverirsin!” demiş bir düşünür. Kalbi mühürlü fitneciler, ruhu satılmış hainler salya akıta akıta yalan ve iftira...

“Çamur atma; hedefini şaşırır, kirli ellerinle kalıverirsin!” demiş bir düşünür. Kalbi mühürlü fitneciler, ruhu satılmış hainler salya akıta akıta yalan ve iftira üretedursunlar biz doğru ve kaliteli iş üretmeye devam ediyoruz...
Efem, Hasan Sezâî Efendi zamanında Edirne'de, kötü yola düşmüş bir kadın vardı. Bir zaman bu kadın hâlisâne olarak tövbe edip, eski hâlinden vazgeçti. Sâlih ameller işlemeye başladı. Fakat uygunsuz kimseler tarafından tedirgin ediliyor, rahat bırakılmıyordu. Bu kadın Hasan Sezâî hazretlerine gelerek yardım istedi. O da, kadına dergâhta kadınlara mahsus kısımda kalabileceğini bildirince, bir oda tahsis edilip, kadın orada kalmaya, ibâdet ve tâatla meşgul olmaya başladı.
  
Bu arada boş durmayan fitneciler, Hasan Sezâî hakkında çirkin iftiralar yaymaya başladılar. Daha da ileri giderek, bir gece dergâhın kapısına geyik boynuzu astılar! O ise bu hâllere sabrediyor kimseye bir şey demiyordu. Geyik boynuzunu dergâhın içine aldırdı…
Edirne vilâyeti günlerce bu dedikodularla çalkalandı. Hasan Sezâî Efendi yine sabrediyor, hiç ses çıkarmıyordu.
Bu şayianın yayılmasından az zaman sonra, Edirne'de müthiş bir uyuz hastalığı peydah oldu. Hasan Sezâî hakkında her kim iftira ve dedikodu etmiş ise ve her kim bu dedikoduları dinleyip kabul etmiş ise, bu hastalığa yakalandı. Hastalık, bu sözlere adı karışmış olanlara yayılıyor, diğer insanlara bir şey olmuyordu. Hastalığa yakalananların bütün vücutları yara bere içinde kaldı. Hiçbiri derdine çare bulamadı.
 Affı ve merhameti pek çok olan Hasan Sezâî hazretleri onların bu hastalık sebebiyle şiddetli acı ve sıkıntı çekmelerine dayanamadı, bir gece kılık kıyafetini değiştirerek çarşıya çıktı. Kahvelerden birine girdi. Hiç kimse onu tanıyamadı. Uyuz olanlara yaklaşarak; "Sizin derdinizin ilâcı Hasan Sezâî'dedir" deyip oradan ayrıldı…
Ertesi gün dergâhın önü ana-baba gününe döndü. Hastalığa tutulan herkes çare bulmak ümidiyle dergâha koşuyordu. Hasan Sezâî Efendi, gelenlerden her birine, ‘onların dergâhın kapısına astıkları geyik boynuzundan’ kazıyıp, toz hâlinde veriyordu. O tozu yarasına süren herkes Allahü teâlânın izni ile şifa buldu. Bu arada herkes hatasını anlayıp, yaptıkları iftira ve dedikodulara pişman oldular, tövbe ettiler...

Ninem diyor ki; İt ürür, kervan yürür.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ara ki bulasın 24 Mart 2024 | 16 Okunma Buyrun beniim... 30 Ocak 2024 | 20 Okunma Çok yaşayın 07 Ocak 2024 | 83 Okunma Bükemediğin eli öpeceksin! 02 Ocak 2024 | 148 Okunma İyi seneler 31 Aralık 2023 | 44 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar