Aramızda kalsın
Kelimelerin hunharca kullanılması her dem rahatsız etmiştir beni. Hele şu son zamanlarda dillere pelesenk edilen "gıybet" kelimesi. "Gel gıybet edelim" lafları, "gıybet time" hastagleri... Neyse sonra detaylı inceleriz, konumuza...
Kelimelerin hunharca kullanılması her dem rahatsız etmiştir beni. Hele şu son zamanlarda dillere pelesenk edilen "gıybet" kelimesi. "Gel gıybet edelim" lafları, "gıybet time" hastagleri... Neyse sonra detaylı inceleriz, konumuza dönelim.
Efendim, Şili'de yapılan bir araştırmaya göre kadınlar, kendilerine verilen bir sırrı en fazla 47 saat 15 dakika tutabiliyorlarmış. Yalan! Aleni yalan. O kadar uzun sürmez!
Ne zannediyordunuz milleti, işkencelere direnen ser verip sır vermeyen yiğit mi? Sır nedir? Kendimiz tutamayıp, tutması için başkasına verdiğimiz şey değil mi? Siz saklayamazken o da bir başkasına verdi diye kınayamazsınız ki...
Şimdi bir kere "Aramızda kalsın"la başlayan her cümle merak dalgası, her "hadi anlat"tan sonrası da şişkinlik yapar!.. Yine aramızda kalıyor ama ara açılıyor birazcık. Bir düğünde bir hamamda bir de meydanda söylenmesine ramak kalacak kadar...
Atalarımızın "Söyleme sırrını dostuna, o da söyler dostuna" diye dinlenmesi gereken süper bir sözü var. "... sonra saman doldururlar postuna" diye de devam eder ama oralara girmeyelim şimdilik...