Afiyet olsun
Yiyoruz, lüp lüp götürüyoruz ama bilmiyoruz! Kim kalburabastı, çete mi bunlar? Analıkızlı, vezirparmağı karnıyarık patlıcanlara, göbeğini açan hanıma mı sallandı? Şakşuka kim? Ali...
Yiyoruz, lüp lüp götürüyoruz ama bilmiyoruz! Kim kalburabastı, çete mi bunlar? Analıkızlı, vezirparmağı karnıyarık patlıcanlara, göbeğini açan hanıma mı sallandı? Şakşuka kim? Ali gerçekten nazik mi? İmambayıldı da bunu mu hünkarbeğendi? Bilinçli beslenme yediğimiz yemeğin besin değerini bilmek, kalorisini hesaplayabilmek değil adının nereden geldiğini bilmektir! Alkışlar eşliğinde kürsüden inerken konuşmamı siz kıymetli okurlarımızı bilinçlendirerek sonlandırmak istiyorum;
Tarhana; Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı'na giderken ordunun kamp kurup istirahat ettiği bir bölgede tebdil-i kıyafet ederek bir köy evine gider. Hane halkı yemek yemektedir, misafiri de sofraya buyur eder. Sofrada sadece kara ekmek ve bir çorba kâsesi vardır. Kaşıklar çorbaya daldırılır… Ordugâhın yakınlarda olduğunu bilen ev halkı misafirin hâlinden, hareketinden ve azametinden sultanı tanır. Fakirliklerinden utanıp "Af buyurun padişahım, somun ve darhane çorbamızdan başka yiyeceğimiz yoktur" derler.