Bilmece bildirmece

Bilmeceler sadece çocuk işi değil. Hepimiz seviyoruz. Hele de eski ve yöresel olanları... E ben de toparladım enteresanları. Ha bir de; kıyamadım size yanlarında da hazır cevapları…
Ey milidi milidi, dış kapının kilidi, yatsıdan sonra bize gelen kim idi? (Uyku)
Pişirirsen aş olur pişirmezsen kuş olur. (Yumurta)
Kokusu var gül değil, toz gibi ama kül değil, dağı taşı devirir dev değil. (Barut)
Etten kantar, altın tartar. (Kulak-küpe)
Kabuğu var içi yok, sopa yer suçu yok. (Davul)
Burdan attım kılıcı, Halep’te oynar bir ucu. (Şimşek)
Bir tencerem var kapaklı, etrafı saçaklı. (Göz)
Atlayarak yürür, patlayarak ölür. (Pire)
Bir küçücük kumbara, ekin taşır ambara. (Kaşık)
Dal üstünde kitli sandık. (Ceviz)
Hanım içerde saçı dışarda. (Mısır)
Dam üstünde takır tukur, sandım kızlar kilim dokur. (Yağmur)
Kapıları açar, kapatmadan kaçar. (Rüzgâr)
Gökte açık pencere kalaylı bir tencere. (Ay)
Yarım kaşık, duvara yapışık. (Kulak)
Tak burda tak şurda tak kapının dibinde. (Süpürge)
Dışı var içi yok, bir tekme çaksam suçu yok. (Top)
Küçük boylu kadife tonlu. (Patlıcan)
Dört ayaklı bir ayı üstünde kabadayı. (Sandalye)
Yazı yazar molla değil, semeri var eşek değil (Salyangoz)
Küçücük yastık, içine un bastık. (İğde)
Bıttırıcık, boynu eğricik. (Nohut)
Dedemin fesi, acı gelir nefesi. (Biber)
Elde kat kat, ocakta pat pat. (Mısır)
Geriden baktım, ıldır ışık, yanına vardım yüzü kırışık. (Kaplumbağa)
Dışı katık, içi kütük. (Zeytin)
Deve tabanı, zincir sabanı, dünya yıkılsa demez yalanı. (Kantar)
Nazlı gitse izi yok, hızlı gitse tozu yok. (Arı)