Kahve bahane, mevzu şahane
Duyduğum anda saçlarımı diken diken eden bir cümle; “bi white chocolate mocha aliimm” Afiyet olsun alın, için de… Burası Türkiye, Türkçe konuşun. Türk kahvesi hakkında daha önce de...
Duyduğum anda saçlarımı diken diken eden bir cümle; “bi white chocolate mocha aliimm” Afiyet olsun alın, için de… Burası Türkiye, Türkçe konuşun. Türk kahvesi hakkında daha önce de yazmıştım. Nescafeyle kıyas kabul etmez diye. Nescafe düz yazıdır, oysaki Türk kahvesi şiirdir, sanattır, emektir, gelenektir… Hadi diyelim sevmiyorsunuz ama bu özentilik ne ola? Baban kahvede oralet içerken sen neden white chocolate mocha?
Zincir kahve dükkânları pompaladı bu özentiliği. Ve dahası kültürel erozyon başladı! Satsınlar, serbest piyasa lakin baskı uygulayamazlar. Herhangi bir ülkenin yiyeceğini içeceğini tüketmek için kendi vatanımda o ülkenin dilini bilmeye zorlama, bir kahve isterken dilime müdahale etme hakkını bulamamalılar.
Altı üstü bir kahve içeceksin, malum dükkân ve kafelerde sipariş verebilmek için üç kur İngilizce kursu almak şart. Her şeyin adı İngilizce. Tatlılarda bile! Merhabaaa Uzaylı, biz dostuz ve burası Türkiye!
Granade, venti, medium, lage, small. Yok mu küçük, orta, büyük boy?! Bizimkilerde anca ağızlarını büze büze bi ‘grande latte extra shot espresso’ desin, sosyal medyada yer bildirimi yapsın. On dört yabancı kelimeyle kahve sipariş eden artistler duydu bu kulaklar. Yurt dışına erasmusa gidecek gibi menü ezberleyenler, Sultanahmet’te yol soran turiste İngilizce paralar gibi çırpınan ezikler gördü bu gözler. On paralık kahveyle Lord mu olunur a özentiler?
"Bir sıcak çikolata" dediğinde "hat çaklıt mı?" diye soran satış elemanları… A gel de şüphelenme şimdi bunlar hangi ülkenin kültür tahrip ajanları... Küçük boy diyorsun, “Small yani?” diyor afralı tafralı! Yutkunuyorum; zihnimde fosforlu harflerle ‘havan kime güzelim’ yazan kamyon arkası yazısı. Anacım, sizdeki o çalım eda 90’larda ülkemize giren fast food restoran çalışanlarında da vardı. Al bak şimdi kantin tostçusu daha havalı…