Türkiye neden içinden değer zinciri geçen bir ülke olamadı?

Türkiye ekonomisini tanımlayan ilk üç mesele nedir? Hadi gelin buradan başlayalım bugün. Böyle bir soru ile herhalde karşılaşıyorsunuzdur. Doğrusu “dil ağrıyan dişe gider” misali herkesin farklı bir...

Türkiye ekonomisini tanımlayan ilk üç mesele nedir? Hadi gelin buradan başlayalım bugün. Böyle bir soru ile herhalde karşılaşıyorsunuzdur. Doğrusu “dil ağrıyan dişe gider” misali herkesin farklı bir cevabı olabilir. Hatta ben farklı cevapları duymayı da isterim doğrusu. Ama unutmayın ilk üç diyorum. İlk beşi de var bunun elbette. Bana böyle bir soru sorulduğunda, benim favorilerimi bugün size anlatayım. Ve başlıktaki meseleye, Türkiye’nin bir türlü içinden küresel değer zinciri geçen ülke olamamasına geçeyim. Ben bu meseleyi üçüncü sıraya yerleştirdim ve doğrusu ilk iki meselenin niteliğini de etkilediğini düşünüyorum. Yokluğunu da nereye bağlıyorum? Türk sanayinin servisifikasyon problemine ve hizmetler sektöründeki rekabet kısıtına elbette. Gelin anlatayım.

İç göçe dayalı büyüme stratejisinin sonuna geldik

Birincisi, Türkiye ekonomisinin uzun vadeli büyümesinin neredeyse üçte ikisini kırdan kente göçe borçluyuz. Türkiye bu açıdan bir Güney Doğu Asya ülkesine benziyor. Ben doğduğumda nüfusun yüzde 30’u kentlerdeydi, şimdi bu oran yüzde 75’i zorluyor. Bundan böyle, teknoloji transferini hızlandırarak, bütün sektörlerde aynı anda verimlilik artışlarını tetiklemek gerekiyor. Dün kırdan kente göç işi hallediyordu. Artık o büyüme stratejisinin sonuna geldik. Memleketlerini bırakıp, gurbete çıkarak Türkiye’yi büyütenlere bir de utanmadan “yahu bunlar neden buraya, şehirlerimize geliyorlar” diye bir de onları aşağıladık bu arada. Onu da not edeyim.

Cari işlemlerin finansman kalitesi bozuldukça, Türkiye ekonomisi durup durup sonra yeniden kalkıyor

İkincisi, Türkiye tarihi boyunca hep tasarruf açığı veren bir ülke oldu. Cari işlemler dengemiz hep açık verdi. Türkiye bu açıdan bakıldığında hep başkalarının tasarrufuna muhtaç oldu. Elin parası ile büyüdük hep. Bu nedenle, Türkiye ekonomisinin büyüme süreci hep kesintili oldu. Başkalarının parasının akışı, bir biçimde kesildiğinde, hep ödemeler dengesi krizi yaşadık. Nedir? Cari işlemler açığının finansman kalitesi sık sık bozulduğu için, Türkiye’de büyümenin volatilitesi hep yüksek oldu. Büyümenin volatilitesi yüksekse, o ülkede yatırımı çabucak nakde döndürecek işler yapılır. Ne yapılır? İnşaat yapılır elbette. Ortada belirgin bir gariplik yoktur.

Küresel değer zincirleri Türkiye’yi sevmiyor

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türk lirası artık kurtulmuş sayılır mı? 01 Ekim 2018 | 580 Okunma Ali Rıza Amca yine derin bir merak içindeydi 24 Eylül 2018 | 390 Okunma Para bol bulamaç olunca, yatırımcı ne yapar? 17 Eylül 2018 | 227 Okunma Bütün bu işin Türkiye’nin ihracatına bir faydası olur mu? 10 Eylül 2018 | 156 Okunma Aslında Y kuşağının işi daha zor 07 Eylül 2018 | 340 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar