Ayşe teyze, bundan sonra ne yapsın?

Rahmetli Güngör Uras şimdi aramızda olsaydı, Ayşe teyze ve Ali Rıza amca bundan sonra ne yapsın diye bir yazı yazardı mutlaka. O, ekonomi yazarlığının duayeneydi. Nabzı en iyi o tutardı. Mesela beni arayıp...

Rahmetli Güngör Uras şimdi aramızda olsaydı, Ayşe teyze ve Ali Rıza amca bundan sonra ne yapsın diye bir yazı yazardı mutlaka. O, ekonomi yazarlığının duayeneydi. Nabzı en iyi o tutardı. Mesela beni arayıp Türk piyasalarında artan Çin tüketim mallarına dikkatimi ilk o çekmişti yıllar önce. “Bunları rakamlandırıp bir yazsan” demişti. Önce onu rahmetle bir daha anayım ve bugünlük geleneği devralarak, konuya döneyim: Şimdi Ayşe teyze bundan sonra ne yapsın?

Açık ki, bir türlü bitmek bilmeyen bu kur intibakı süreci hepimizin her konuda günlük kararlarını giderek daha çok doğrudan etkiliyor, etkileyecek. Çocuğu evlendirmekten, eve yeni bir beyaz eşya almaya, tatile çıkmaktan yeni arabaya, yeni eve her konuda bekle gör havasını yoğunlaştırıyor bu belirsizlik ortamı. Fırsat kollamayı gerektiriyor. Hele hele yeni bir işe, yeni bir yatırıma filan girişecekseniz işiniz daha da zor doğrusu. Hepimiz aynı hızla bu yeni belirsizlik ortamına intibak edemeyebiliriz ama zamanla başta yöneticilerimiz, hepimiz hakikati kabul edeceğiz. Vakıa ile kavga olmaz.

Ayşe teyze, tecrübeli bir cumhuriyet yurttaşı olarak, parmak çocuk sorusu sormaz

Öncelikle Ayşe teyze ve Ali Rıza amcanın Türkiye’nin kur ile imtihanından haberdar, yüksek enflasyonun ne olduğunu bilen tecrübeli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olduğunu unutmayalım. Onlar bu ortama, gençlerden daha kolay intibak edebilirler. Yüksek belirsizlik ortamının ne demek olduğunu bilirler. Bildikleri için de bugünkü gençler gibi manasız sorular sormazlar. Malum onlar yaklaşık 20 yıldır göreli bir istikrar ortamında büyüdüler. Şimdi intibak etmeleri zor. Güngör Bey ne derdi bilmem ama ben, Ayşe teyzenin bu ortamda ne yapılması gerektiğini zaten bildiği kanaatindeyim doğrusu.

Geçen gün şöyle bir soru gördüm mesela internette: “Her şeyin fiyatının artmasını anlıyorum da…” diyordu twiti atan, “…yeşil mercimeğe ne oluyor, onu anlamıyorum.” Hâlbuki Ayşe teyze ve Ali Rıza amca, 1980 öncesini ve 1990 sonrasını yaşamış tecrübeli yurttaşlar olarak, yeşil mercimeği üretmek ve piyasaya ulaştırmak için mazot ve benzin giderlerini ödemek gerektiğini bilirler. Ne bileyim, mercimeği taşımak için kullanılan çuvalların yapıldığı naylon ve diğer materyalin, çuvalın ağzını bağladığın ipin fiyatının hep kur ile birlikte nasıl yukarı gittiğinden haberdardırlar. Öyle gençler gibi parmak çocuk sorusu sormazlar.

Her kur intibakından sonra, yeşil mercimek de pahalılanır, sofradaki ekmek de. Pahalılık artar. Lira ne kadar pul olursa, yeşil mercimek almak için daha fazla lira ödemek gerekir. Nedir? Dolar fırladıkça fiyatlar da fırlar. Ne olur? Ailenin kısıtlı gelir akımı ile alım gücü, artan enflasyonla birlikte mutlaka zayıflar. 100 lira ile aldığınız benzin eskiden bir hafta yeterken, giderek bir günde bitiverir. Ayşe teyze, tecrübeli bir cumhuriyet yurttaşı olarak bakın bunu bilir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Türk lirası artık kurtulmuş sayılır mı? 01 Ekim 2018 | 580 Okunma Ali Rıza Amca yine derin bir merak içindeydi 24 Eylül 2018 | 390 Okunma Para bol bulamaç olunca, yatırımcı ne yapar? 17 Eylül 2018 | 227 Okunma Bütün bu işin Türkiye’nin ihracatına bir faydası olur mu? 10 Eylül 2018 | 156 Okunma Aslında Y kuşağının işi daha zor 07 Eylül 2018 | 340 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar