Mutluluğun formülü: Atla arabaya, düş yola

Bilim dünyası, mutluluğun yolunun seyahat etmekten geçtiğini kanıtladığından bu yana uzun uzun düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda Cornell Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmayla başladı her şey. Bilim insanları diyor ki; mutsuz olmak istemiyorsan, arabana atlayıp kafanın estiği yere gideceksin. Gerçekten de hiç bilmediğiniz bir yeri keşfetmenin verdiği haz hiçbir şeyle kıyaslanamaz.
Hazır Türk Hava Yolları, İstanbul'dan Fransa'nın Marsilya şehrine düzenlediği seferleri artırmışken, biz de bu gözde liman kentinin yolunu tutuyoruz. Marsilya havaalanına indiğimizde, yakında İstanbul trafiğinde boy gösterecek olan DS 7 Crossback'lerimize atlıyoruz. Hiç vakit kaybetmeden Marsilya'nın masalsı köylerini gezmek için yola çıkıyoruz.
Fransız otomobil markasının en yeni temsilcisi, bize iyi bir yol arkadaşı olacak mı göreceğiz.
Kusursuz bir araba yolculuğunun olmazsa olmazı, iyi bir şarkı listesidir.
İkinci vazgeçilmez ise; arada sırada rotadan çıkıp değişik yollara sapmaktır.
Biz de Avignon bölgesinde yaşayanlarla sohbet edip onlardan kıymetli tavsiyeler alıyoruz. Yolumuzun üzerinde Haribo'nun fabrikası olduğunu öğreniyoruz mesela...
Bu güzelliklerle dolu rotada ilerlerken, yolda bagajı açıp üst baş değiştirmek ve gelincik tarlalarında fotoğraf çektirmeden olmaz tabii... Biz de aynen böyle yapıyoruz. İnsanın da, arabanın da akıllısı makbuldür uzun yollarda... Yolun git git bitmediği, uykunuzun geldiği, gözlerinizin kapandığı durumlar; bittiğinizin resmidir değil mi? Hayır değil. Öyle bir durumda bu araç, sürücüsünü öyle bir sarsıyor ki, hemen kendinize gelip yola yeniden adapte oluyorsunuz. Hele bir de şeridinizden çıkın; otomobil sizi güzelce şeridinize geri sokuyor. Biz de dikkatimizi toplamaya çalışırken, hedefimizdeki ilk köye varıyoruz.

KIZIL KÖY ROUSSILLON
Dünyaca ünlü yazar Samuel Beckett, 'Godot'yu Beklerken' adlı eserinde, bir zamanlar yaşadığı Roussillon'dan 'Tabiat harikası' diye bahseder. Roussillon'daki kırmızı kayalıklar öyle büyüleyici ki, dünyanın dört bir yanından birçok gezgin, buraya sadece fotoğraf çekmek için geliyormuş. Peki kızıla boyanmış bu masalsı köyde ne yapılır? Ara sokaklarda dolaşıp güzel fotoğraflar çekebilir, ardından butik mağazaları gezip kahvenizi aldıktan sonra yolunuza devam edebilirsiniz.

ZİRVEDE MICHELİN YILDIZI
Üç yıllık çalışmanın ardından 26 Haziran'da Türkiye'de yollara çıkacak olan DS 7 Crossback'le, Avrupa'nın en yeni Michelin yıldızlı restoranlarından Maison & Table D'uzes'ün yolunu tutuyoruz. Uzun bir tırmanışın ardından restorana ulaşıyoruz. Ne zaman Michelin yıldızlı bir restoranda yemek yesem aç kalırım ve bu kez de durum pek farklı olmadı.
Olağanüstü bir sunum ve lezzetli yemeklerle karşılaştık ancak porsiyonlar çok küçük! O kadar yol geldik ama!

MAĞARADA SANAT GALERİSİ
Ormanın içinde ilerleyerek, biraz off-road tadındaki dönüş yolumuza geçiyoruz. Ama o da ne! Arabada bir uyarı: 'Mayınlı bölge var; sağdan değil, soldan gidin.' Peki ya ben yanlışlıkla sağa girersem? İçimden, keşke mutluluğun sırrının seyahat etmek olduğunu söyleyenler, zorlu yolların psikolojiye etkisini de açıklasaymış diyorum! Otomobilin değişken, çok modlu amortisör sistemi devreye girmiş, yani mayınlı bölgeye hazırız. Sensörler ve kameradan elde edilen veriler, anlık olarak aracın merkezi kontrol ünitesine iletiliyor. Beni de bir korku alıyor. Mesela bir kasise yaklaştığımızda, sistem otomatik olarak amortisörleri yumuşatıyor. Ben de "Mayın mı bu!" diye çığlığı basıyorum tabii. Galiba bu off road, ömrümden ömür götürecek. Sonra en iyisi sanat molası verelim diyoruz. Mayınlı bölgeye giden yolda, bir mağaranın içinde sanat eserlerine denk geliyoruz.
Kırmızı kayalıklardan sonra, bir tabiat harikası daha karşımıza çıkıyor. Hem de ünlü sanatçıların heykelleriyle süslenmiş...
Mağarayı müze olarak değerlendirmek çok şahane bir fikir.