Türkiye’de sinemacı olsa bu müthiş operasyonun filmini çeker

Bizde ancak “Ben sosyalistim” diye caka satıp, sonra da tahterevalli ile düğün yapan şebelekler vardır sinema sanatçısı adı altında gezinen. Ya da “Yönetmenim” diye ortada...

Bizde ancak “Ben sosyalistim” diye caka satıp, sonra da tahterevalli ile düğün yapan şebelekler vardır sinema sanatçısı adı altında gezinen. Ya da “Yönetmenim” diye ortada salınıp “Sanat filmi” adı altındaki sayıklamaları sinema diye yutturma peşindekiler. Onları Gezi olaylarında ya da muhalif eylemlerde en önde görürsünüz. Keza yanında kendilerini aktör ya da aktris olarak takdim eden ama hiçbir uluslararası başarıda göremediklerimiz yer alırlar. Ne hikmettir ki kendilerine “aydın” derler bu zatlar.
Amerikan Netflix’te yayınlanan her türlü polisiye ya da istihbari operasyonu konu eden filmleri ya da dizileri ağızları sulanarak izlerler ama kendileri kalkıp da “Bir de biz yapalım, neyimiz eksik” demezler. Çevrilenlere de burun kıvırırlar.
Böylesine hikâyesi bereketli topraklarda çorak, iklimi berbat bir sanat dünyası olması ne acıklı. Düşünün durağan İsveç’ten bile Ejderha Dövmeli Kız çıkıyor romanı ve filmiyle, dünyayı sallıyor, bizde tık yok. Çölleşmiş beyinlerinde heyecan kalmamış. 
Sebebini söyleyeyim size. Hepsinin ortak paydası bu ülkeyi sevmemesi, bu ülkenin başarılarından mutsuz olmaları.
Örneğin aradan iki yıldan fazla zaman geçti, 15 Temmuz darbe girişimi ve dünyada eşi benzeri görülmemiş bir tedhiş örgütü olan FETÖ’nün bu darbe girişimindeki rolünü Amerikalılar, İngilizler ve Fransızlar olsa şimdiye dek 50 kere film ya da dizi yapmışlardı.
 
TÜRKİYE KONU CENNETİ
Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonları, FETÖ’nün örgütlenme yapısı ve ülkenin tüm bürokratik mekanizmalarına sızıp ülkeyi ele geçirme planları. Konudan bol ne var. Darbe girişiminde hayatlarını kaybeden özel harekâtçıların hayat hikâyeleri, örneğin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan ve ekibinin o gece yazdığı destan, 15 Temmuz gecesi aileleriyle vedalaşıp, darbeye karşı direnmek üzere evlerinde ayrılanların öyküleri.
Londra’da geçmişteki metro patlamalarıyla ilgili iki film çekildi, bir tiyatro oyunu sahneye kondu, düşünün artık.
MİT’in Sudan’da, Malezya’da, Kosova’da, Moldova’da ve diğer pek çok ülkede 100’den fazla FETÖ’cüyü inlerinde kıskıvrak ebeleyerek Türkiye’ye getirmesine ne demeli?
Böylesine doğurgan konularda film yapılmaz mı? Malzeme desen âlâsı. Bir filmi çekici kılacak olan tüm unsurlar olay örgüsünde mevcut; casusluk, bu malları almak için yedirilen rüşvetler, adamların günlerce hatta aylarca takibe alınması, MİT tarafından görevlendirilen ajanların çalışma koşulları, izleme ve dinlemeye takılması, karşı istihbaratın savuşturulması vs. vs.
Bir dizi ya da film için ne ararsan fazlasıyla var.
 
LAZKİYE’DEKİ MİT OPERASYONU SİNEMACIYIM DİYENİ HEYECANLANDIRIR
Ama ne gezer, bizim sinemacılar ve dizi sektörü lay lay lom diziler ve sade suya tirit sinema filmleriyle meşguller. Tabii hepsinin arasından bir Semih Kaplanoğlu ile Nuri Bilge Ceylan çıksın demiyoruz. Ama örneğin Ayla filmini çeken ekibin zekâsına sahip olmalarını beklemek de bu ülkenin sinema seyircisinin hakkı olsa gerek.
Dün Lazkiye’de MİT tarafından kıskıvrak yakalanıp Türkiye’ye getirilen Reyhanlı katliamı planlayıcısı Yusuf Nazik’le ilgili haberi okudukça hakikaten gururlandım. MİT’e yurt dışında operasyon yetkisi verilmesinden sonra teşkilatın böyle başarılı operasyonlara imza atması tüm dünyaya ülkemizin büyüklüğünü yeniden kafalarına vurarak hatırlattığı için gurur duyuyorum.
Yusuf Nazik itirafında, kendisini Suriye istihbaratının görevlendirdiğini söyledi. Bilindiği gibi MİT, Reyhanlı katliamı ile ilgili istihbaratı Suriye muhaberatı tarafından kiralanan bu katillerin kullandığı aracı plakasına kadar tespit etmiş ve Reyhanlı Savcısı Özcan Şişman’a bildirmişti. Ancak Özcan Şişman bu bilgileri bölge imamlarıyla ve PKK ile paylaştıktan sonra sümen altı etmiş ve yokmuş gibi davranmıştı. Katliam bu savcının istihbaratı gizleyip emniyeti bilgilendirmediği için gerçekleşmiş, 58 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 150 kişi de yaralanmıştı.
Savcının FETÖ’cü olduğu sonradan anlaşıldı.
Şimdi bu katliamın planlayıcısı Yusuf Nazik elde.
 
ÖYLE BİR OPERASYON Kİ BIÇAK SIRTI
Operasyonun gerçekleştirildiği yer, Türkiye sınırına yaklaşık 90 kilometre uzaklıktaki 400 bin nüfuslu Lazkiye şehir merkezi. Rejimin kalelerinden biri ve Tartus şehrindeki Rus üslerinin korunmasında stratejik öneme sahip. Şehir merkezi bu yüzden Esad rejiminin askerî birlikleri, kolluk güçleri ve Suriye İstihbaratı Muhaberat’ın en azılı elemanları tarafından kontrol altında tutulmakta. Şehre giriş çıkışlar da kontrole tabi üstelik. Hem denizden, hem de karadan. Lazkiye’nin bir özelliği daha var, “Rejime dost unsurlar” tarafından radarlarla kuşatılmış durumda.
İşte Suriye istihbaratından emir ve talimat aldığını konuşmasında itiraf eden Yusuf Nazik adlı terörist, Lazkiye’nin merkezinde bir binada, korumaların gözetimi altında yaşamaktaydı. Ama MİT onu ve kaldığı yeri istihbarat yeteneği ve kapasitesi sayesinde tespit etti.
 
TERÖRİST BÖYLE İZLENDİ
Bu tespitten sonra asıl meşakkatli süreç başladı. Yusuf Nazik, alışkanlıklarının ve rutinlerinin belirlenmesi amacıyla uzun süren, sabırlı ve çalışmayla takibe alındı. Her bilgi kayda geçirildi ve günbegün analiz edildi. En küçük bir yanlışlık büyük sıkıntılara sebep olabilirdi. MİT istihbarat ajanları sonunda herhangi bir komplikasyona maruz kalmadan terörist Yusuf Nazik’i şehir merkezinde düzenlediği operasyonla ele geçirdi.
Adam işte oradan paketlenip getirildi. Gerisini siz düşünün.
Bunun nasıl yapıldığını istihbari sır kapsamında olduğu için yazamıyoruz. Ancak yine Reyhanlı katliamının faillerinden, Türkiye’deki Cihangir solcularının hayranlıkla taptığı Mihraç Ural adlı katilin de Yusuf Nazik’in verdiği bilgiye göre birkaç gün önce saldırıya uğramış olması ilginç bir tesadüftü.
Bir bilgi daha. Operasyon esnasında hiçbir devletten de istihbari ya da lojistik anlamda destek alınmadı.
Evet, Terörle Kaynağında Mücadele Konsepti MİT’in gerçek gücünü ortaya koymasını sağladı. Daha önceki operasyonların da bir tesadüf olmadığını MİT yeniden kanıtlamış oldu.
Bu yüzden söylüyorum, bu inanılmaz operasyon bir sinemacının dikkatini çeker, “Ülkemin başarısı, bu hikâyeyi, akıcı bir üslupla sinema filmi yapabiliriz” diye düşünür mü acaba diye aklımdan geçirdim.
Bilemedim, hata mı ettim yoksa?
 
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
PKK’nın Avrupa’daki Türklere saldırıları ülkemiz için bir işaret 28 Mart 2024 | 2.853 Okunma Yalnızca vaatlerini değil FETÖ TV’lerindeki konuşmalarını ve ilişkilerini de hatırlamıyor 26 Mart 2024 | 3.909 Okunma Hükümet kamu yöneticilerini FETÖ’cülere karşı savunmasız bırakmamalı 23 Mart 2024 | 2.465 Okunma FETÖ’cü ve PKK’lı gençler! Özgür amcanız darbe için hazır, sizi bekliyor… 21 Mart 2024 | 3.332 Okunma İmamoğlu’nun asıl sancısı; Kandil’in kesin kararını henüz vermemiş olması mı? 19 Mart 2024 | 3.778 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar