O bildiriyi CHP ve İP nasıl oldu da imzaladı?

Arada kaynadı gitti ama aklıma takılı olarak kaldı. Altı gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında temsil edilen dört siyasi partinin (AK Parti, CHP, MHP ve İP) imza attığı, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in iadesi ile ilgili bildiri, pek çok kişiye “Türkiye’de güzel şeyler oluyor” dedirtti.

İçeriğinde İP ve CHP’nin şimdiye dek FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili çarpıtmaya çalıştıkları tüm hakikatlerin yer aldığı, dört dörtlük, okkalı bir bildiriydi. Tamamı internette mevcut.(*)

O hâlde, CHP ve İP hangi motivasyonla böyle bir bildiriyi imzaladı?

FETÖ'yü Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına yönelik büyük bir tehdit olarak görüp “15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye'nin maruz kaldığı bir darbe girişimi ile en kanlı terör eylemini planlayan ve uygulamaya koyanların bu örgütün elebaşları ve mensupları olduğu gerçeğinin Türk yargısı tarafından tescil edildiğini” vurgulayan bildiriye imzayı basan CHP’nin kafasına taş mı düştü? “Kontrollü darbe” safsatasından bu noktaya nasıl gelindi?

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Pensilvanya’nın ileri karakolu” diye tanımladığı İP Genel Başkanı Meral Akşener için bu sütunlarda zaten gereken her şeyi yazmış biri olarak yorumu size bırakıyorum. 15 Temmuz öncesi meydan meydan dolaşıp durduk yerde “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye kendini yırtan Meral Akşener biliyorsunuz Atatürk’e ait bu sözlerin darbe gecesi FETÖ’cülerin sloganı hâline getirilmesinin hesabını veremedi. Darbe konseyinin adı da “Yurtta Sulh Konseyi” idi üstelik.

Kısaca nasıl oldu da oldu?

Pesimist değilim ve yapılan iyi bir girişime çomak sokmak da değil niyetim ama müzmin iyimserliğin Türkiye’ye yakın geçmişte verdiği zararları bildiğim için en azından mesleki şüpheciliğin gereğini yerine getiriyorum.

YAZININ DEVAMI