Millî Piyango tartışmasıyla gelen çıldırmışlık hâli

Türkiye çok acayip bir ülke. Batılı ülkelerde daha sakin geçen tartışmalar bizde kutuplaşmanın da tetiklemesiyle çıldırmışlık hâline dönüşebiliyor. Önceki gün sosyal medyaya...

Türkiye çok acayip bir ülke. Batılı ülkelerde daha sakin geçen tartışmalar bizde kutuplaşmanın da tetiklemesiyle çıldırmışlık hâline dönüşebiliyor.
Önceki gün sosyal medyaya düşen âdeta delirme noktasına gelmiş iki genç kadın ile Ahsen TV adlı bir YouTube kanalının muhabiri olan Bülent Yapraklıoğlu adlı genç adamın merkezinde olduğu, avaz avaz bağırışlar arasında geçen tartışmanın videosunu izleyince donakaldım.
Video, toplumdaki ayrışmanın nasıl öfke boyutuna vardığını görebilme imkânını sağlıyor. En ufak bir meselenin bile hızla şirazesinden çıkabilme potansiyeli taşıdığını fark ediyorsunuz.
Aslında Kemalistlerin bir türlü içselleştiremediği, kabul etmekte zorlandığı, muhafazakâr kesimin de bazen işine gelen yanından ele aldığı bir demokrasi kavramı var ortada. Tartışmanın da öfkenin sebebi de bu.
Olayı biraz anlatayım size.
Ahsen Bülent, fikirlerini ve inançlarını (Kendi ifadesiyle İslamcı ve şeriatçıymış) çok rahatlıkla dillendirerek sokaklarda rastgele seçtiği insanlara mikrofon uzatıyor ve sorular yöneltiyor. Onlarla bazen tartışıyor da ama aslında güler yüzlü, sempatik, hatta muzır bir adam. Bazen Türkiye insanının sosyolojik profilini ortaya koyan ilginç röportajları oluyor. Konuştuğu insanlara “Bu sohbeti yayınlama izin verir misiniz” diye sorup, olumlu cevap alırsa yayınlıyor. Bazı videoları milyonlarca kez izleniyor.
Yazıya konu olan videodaki iki genç kadın hem Ahsen Bülent’e, hem de etrafındaki kalabalığın içinden konuşan insanlara öyle nefretle yüklüydüler ki o anda ellerinde bir güç olsa, hepsini gaz bulutuna döndürmeyi isteyecek gibiydiler. Bagajlarında iktidara ve Tayyip Erdoğan’a karşı birikmiş öfke onların nezdinde dışarıya taşmaktaydı. Dahası bağırış çağırışların arasında ağızlarından bir kadına yakışmayacak denli ağır sinkaflı küfürler işitiliyordu. Şok ediciydi.
Ama önce şunu belirtelim. Meselenin videodan izleyebildiğimiz bir görünen yüzü, bir de görünmeyen yüzü var. Hepsinden öte, bu olay DEMOKRASİ’yi nasıl algıladığımızla ilgili bir dizi soruyu da beraberinde getirmekte.
Tartışmalardan anladığımız kadarıyla Ahsen TV ekibi Millî Piyango sırasında bilet almak için bekleyen insanlara “Millî Piyango haramdır” diye başlayan bildiriler dağıtmış. Ardından da mikrofon uzatarak “Sorularıyla Millî Piyango haramdır tebliğinde bulunmak” istemişler. Ahsen Bülent sanırım o öfkeden delirmiş hâldeki kadınlara da mikrofon uzatmış. Onlar konuşurken onun tüm röportajlarında olduğu gibi etraftan laf atanlar olmuş, ortam gerildikçe gerilmiş. En nihayetinde de kadınlardan biri gözleri yerinden fırlayarak yaşlıca bir adama “Benimle doğru konuşacaksın, kadınım ulan ben kadın” diye avaz avaz bağırma raddesine gelmişti. Erkek şiddetinin tartışıldığı ülkemizde adamın çaresiz ve ürkek hâli görülesi bir tablo çıkarıyordu ortaya.
Diğer genç kadın da “Ne demek ya Millî Piyango haram, Kur’ân indiğinde Millî Piyango mu vardı. Sen buradaki büfecinin ekmeğiyle nasıl oynarsın” diye çıkışırken Ahsen Bülent “Çünkü günah hanımefendi, dinimiz böyle emrediyor. Kitabımızda kumarın haram olduğu yazılı” diye cevap veriyordu.
Sonuçta başkaları da ortaya laf atıyor “Ben kadınım ulan” diye bağıran hanım bir başka adama “Senin belanı sinkaf ederim” diye haykırıyordu.
 
ASIL MESELE: DEMOKRASİDEN NE ANLIYORUZ?
Konu demokrasiyi nasıl anladığımız ve algıladığımızla ilgili. Kendi haklarımızı, başkalarının haklarını ne kadar biliyor ve uyguluyoruz. Bu olaydan yola çıkarak sırayla gidelim:
1- Öncelikle yasalara aykırı olmadığı, nefret suçu işlemediği ve terörü övmediği sürece herkes bildiri dağıtabilir, fikirlerini, inançlarını başka insanları etkilemek amacıyla ortaya koyabilir. Dolayısıyla Ahsen Bülent’in de Millî Piyango’nun haram olduğunu başkalarına bildirilerle anlatma hakkı var. Herkesin de bildiriyi almama, buruşturup çöpe atma hakkı olduğu gibi. Bir zamanlar Yılmaz Özdil’ler ATV haberi yönetirken haber bültenlerinde “İstiklal Caddesi’nde misyonerler İncil dağıtıyor” diye kıyameti koparıyorlardı. Ben “İncil dağıtmak suç değil” deyince de demediği kalmamıştı Kemalist faşistlerin.
2- Ama solcu bir kuruluş bildiri dağıttığı zaman da aynı hoşgörüyü gösterebilmek demokrasinin bir başka gereği.
3- Sokaklar kamusal alan. Sokaktaki birine mikrofon uzatıp görüntüye alabilirsiniz. Tek şartla; o kişinin izni olduğu takdirde.
Hepsi bu kadar. Onun dışında kimseye taciz edercesine sözlü propaganda yapamaz, onların üzerine fikirlerinizi boca edemezsiniz. Ahsen Tv ne yapmıştır bilmiyorum ama Millî Piyango gişesinin önünde kuyruğa girmiş olan vatandaşlara “Millî Piyango haramdır” diye propaganda yapmak da hem kavga eden kadınlardan birinin dediği gibi gişecinin ekmeğiyle oynamak, hem de demokratik terbiye sınırlarını aşmak olur. Böyle yapılmıştır demiyorum ama kavga, bu nedenle çıkmışsa konuyu daha etraflıca düşünmek gerekir.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
PKK’nın Avrupa’daki Türklere saldırıları ülkemiz için bir işaret 28 Mart 2024 | 2.768 Okunma Yalnızca vaatlerini değil FETÖ TV’lerindeki konuşmalarını ve ilişkilerini de hatırlamıyor 26 Mart 2024 | 3.869 Okunma Hükümet kamu yöneticilerini FETÖ’cülere karşı savunmasız bırakmamalı 23 Mart 2024 | 2.465 Okunma FETÖ’cü ve PKK’lı gençler! Özgür amcanız darbe için hazır, sizi bekliyor… 21 Mart 2024 | 3.332 Okunma İmamoğlu’nun asıl sancısı; Kandil’in kesin kararını henüz vermemiş olması mı? 19 Mart 2024 | 3.777 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar