Kalbim BOSNA’da kaldı! Bu sır dolu nükleer sığınağı ömrümce unutmayacağım
Geçen hafta; 7-11 Mayıs tarihleri arasında kalabalık bir gazeteci ve iş adamı grubuyla Bosna Hersek’teydik.Türkiye Basın Federasyonu ve Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan bana “Gelir misin abi, Tuzla...
Geçen hafta; 7-11 Mayıs tarihleri arasında kalabalık bir gazeteci ve iş adamı grubuyla Bosna Hersek’teydik.
Türkiye Basın Federasyonu ve Anadolu Yayıncılar Derneği Başkanı Sinan Burhan bana “Gelir misin abi, Tuzla Kantonu ile birlikte organize ediliyor. Turizm ve yatırım amaçlı” dediğinde çok mutlu oldum.
Çünkü ilk kez gidecektim.
Hep merak ettiğim ve aklıma geldikçe içimde bir yerlerin, kalbimin acıdığı topraklar; aynı zamanda insanlık vicdanının da hızlandığı bir coğrafya, bir ülke Bosna. Resmi adı Bosna Hersek. Evet, bir zamanlar insanlık öldürüldü, canice katledildi Bosna’da. Rusya ve Avrupa ülkelerinin desteklediği Sırp ve Hırvat faşistler Müslüman Boşnakları acımasızca katlettiler, sistematik tecavüzlerle kadınları hedef aldılar. Tıpkı bugün Gazze’de yaşandığı gibi.
Üzerinden çok da fazla zaman geçmedi. Soykırımı bitiren 14 Aralık 1995 tarihli Dayton anlaşmasının yapılmasından 30 yıl sonrasından geçmişe bakarken belki de konuşmak istemiyoruz. Ama bu suskunluk unutmak anlamına gelmiyor. Artık unutmadan yola devam etmek, bugünkü jenerasyonun daha güzel bir gelecek inşa etmesi için acıdan yoğurarak umudu yeşertmek gerek. Çünkü bu topraklardan bundan böyle kültürü mimarisi sanatı doğası ve turizm potansiyeliyle bahsetmek çok daha doğru bir yaklaşım olacak.
Misal Saraybosna. Doğu ile Batı’nın buluştuğu, Osmanlı’dan derin izler taşıyan Başçarşısı’ndan camilerine, çeşmelerinden Avusturya-Macar mimarisine kadar adeta yaşayan bir tarih dersi.