4 yıl sonra Rojin ve Demirtaş gerçeği

Bu konuyu yeniden açmayı istemezdim ama ölümle tehdit edilen bir insanı korumak adına susup “suçlu olmayı kabul etmenin” de bir miadı vardır diye düşündüm. Mesleğimle ilgili olarak tarafıma...

Bu konuyu yeniden açmayı istemezdim ama ölümle tehdit edilen bir insanı korumak adına susup “suçlu olmayı kabul etmenin” de bir miadı vardır diye düşündüm. Mesleğimle ilgili olarak tarafıma yöneltilen hakaretleri ve linci göze alarak o zaman öyle bir karar vermiştim.
Ama kendisinin iki gün önce Sabah gazetesinden Tuba Kalçık’a verdiği röportajda “Linç kültürü bitsin artık” dediğini görünce vaktinin geldiğini düşündüm.
Kürt şarkıcı Rojin’den söz ediyorum.
Kendisi arkadaşımdı(r), zaman zaman bir araya gelir sohbet ederdik. Benim televizyon programlarıma da katıldı pek çok kez.
18 Ağustos 2104 tarihinde Türkiye gazetesinde o haber çıkana dek.
Haberden bir gün öncesinde beni aramıştı. Ağlayarak anlattı. Silopi’de kamplara yerleştirilen Yezidilere yardım götürürken peşlerinde bulunan koruma polisleri kaza yapıp hayatlarını kaybetmişlerdi. Üç koruma polisinin de şehit olması üzerine kahrolmuş ve üzüntüsünü ifade eden açıklamalar yapmıştı basına.
Ölen polisler için üzüntü bildirmek…
Ne ağır bir suçtu PKK’lıların gözünde. PKK ve stepnesi HDP küfürler eşliğinde saldırmıştı üzerine. Hatta ismini o zaman vermemişti ama şimdi söyleyebilirim, PKK sempatizanı olarak bilinen şarkıcı Ferhat Tunç usulen polislere üzüldüğünü belirttikten sonra “Rojin’i tehdit eden yok, boşuna koruma verilmiş” diye yazabilmişti. Demek ki kimin tehdit edildiğini kaynağından biliyordu Ferhat Tunç.
Ferhat Tunç’un sözleri üzerine Rojin şu bilgiyi de verdi bana:
"Ben istemez miyim yanımda tanımadığım koruma polisleri olmadan özgürce, tek başıma dolaşmayı. Kaç kere darbedildim, saldırıya uğradım. Van'da konser vereceğim zaman aldığım tehditler üzerine Selahattin Demirtaş'ı arayıp yardım istedim. Bugün demokrasiden dem vuran Demirtaş bana 'Tabandan senin AKP'li olduğuna dair bir algı var' demişti. O zaman anlamıştım üzerime yönelik saldırıların arkasında bir karar olduğunu."
Demirtaş sırrı ifşa etmişti. Âdeta “Seni biz tehdit ediyoruz çünkü ayağını denk alman gerekiyor” demek istiyordu utanmadan, yüzü kızarmadan.
Rojin ile bu konuştuklarımızı yazdım ve ertesi gün de Türkiye gazetesinde yayınlandı. Aşağıdaki linkte(*) detaylı okuyabilirsiniz.
Haber tüm internet sitelerinde yer buldu. Özellikle Demirtaş’ın 'Tabandan senin AKP'li olduğuna dair bir algı var'  sözleri kıyameti koparmıştı. Bunu, yazının yayınlandığı günün öğleden sonrasında Rojin beni telaşla aradığında anladım. Kızgın bir sesle “Fuat sen ne yaptın, ben sana bu anlattıklarımı yayınla dedim mi?” diyordu. Şaşırdım, “Nasıl yani, sen beni ne diye aradın ki, sadece dertleşmek için mi?” diyecek oldum. Dinlemedi.
Asıl mesele birkaç dakika sonra döküldü ağzından. PKK’lılar ve HDP’liler, hep birlikte en üst kademesinden paryasına dek saldırı başlatmıştı. Telefon açıp tehdit ediyorlardı. Anlamıştım. Sözün bittiği yerdi. PKK yine en etkili silahını kullanıyordu; ölüm tehdidi! Dediği gibi kaç kere darbedilmişti ve zaten o zamanki adıyla TRT 6’te program yaptığı için kara listedeydi.
Ne yapabilirdim ki, tereddüt bile etmeden, “Bir açıklama yap Rojin, ne istersen yaz, ben sesimi çıkarmam” dedim. O da hemen “Koruma polislerinin ölümü ve diğer konularla ilgili olarak sosyal medya hesaplarımın dışında bir açıklamam olmamıştır” diye açıklama yaptı.
Haber çıktığında yamulan PKK ve HDP aradığını bulmuştu. Terörün çirkefinde debelenen Demirtaş ve HDP arkasına PKK’yı alarak, tek başına ayakta durmaya çalışan bir insanı, bir kadının ölüm tehditleriyle geri adım atmasından kendilerine haklılık devşiriyorlardı ahlaksızlığın limitlerini zorlayarak.
Sonra “Basın açıklamaları”na baktım. Hırsızın ve namussuzun “şeref namus”tan söz etmesi gibi HDP de asılsız haber yapmanın basın meslek etik kurallarıyla bağdaşmadığını belirtiyordu. Şaka gibi.
Gazeteden beni aradılar, “Ne yapalım” diye. Rojin’in ve HDP’nin açıklamalarını olduğu gibi koymalarını istedim, öyle yaptılar.
Ardından ne gazeteciliğim kaldı, ne ahlakım, ne de yalancılığım. Tüm utanmaz ve şerefsiz PKK-HDP sürüsü üzerime saldırdı. Kimi “gazeteciler” bu açıklamaları zevkle paylaştılar. Adam olmadıkları için sorma gereği bile duymadılar. Çünkü ruhlarını PKK’ya satmışlardı.
Sükûtumun ne anlama geldiğini idrak eden gazeteci ya da siyasetçi var mıydı bilemiyorum.
Bu gerçeği şimdi açıklıyorum, çünkü soğumasını bekledim. Kandan beslenenlerin üzerime attıkları çamurları silkelemenin vakti geldi. O zaman susmuş olmamın tek nedeni Rojin’in tehdit edilmesiydi.
Selahattin Demirtaş denen vatan düşmanı ise kendisine tehdit edildiğini söyleyen Rojin’e “Senin hakkında AKP’li olduğuna dair algı” var demiş, tehditleri arkalamıştı. Çünkü Selahattin Demirtaş PKK’nın sivil ayağında görev yapmakta. Zaten Kobani’den dolayı ellerinde 53 insanın kanı var. O 53 insanın, PKK’nın katlettiği yüzlerce şehidimizin elleri de bu dünyada ve ahirette iki yakasında olacak onun.
Rojin’e not: Kusura bakma, gazetecilikte hatalarım belki olmuştur ama üzerime atılı bu pisliği sırf senin hatırın ve hayatınla ilgili kaygılarım nedeniyle kabullenmek zorunda kaldım. Ama zaman aşımı geçti bana göre.
 
 
(*)http://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/178845.aspx
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İmamoğlu’nun asıl sancısı; Kandil’in kesin kararını henüz vermemiş olması mı? 19 Mart 2024 | 513 Okunma Post-Truth olarak İmamoğlu ve CHP seçmeninin trajedisi 16 Mart 2024 | 1.802 Okunma Bu iki isim İzmir’de sürpriz yaparsa tüm yerel seçim paradigması değişir 14 Mart 2024 | 5.715 Okunma Sayın Erdoğan, yapılacak iş miydi bu Allah aşkına? 12 Mart 2024 | 8.117 Okunma FETÖ adına Yusuf Tekin’i tehdit eden o Bakan şimdi nerede? 09 Mart 2024 | 4.390 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar