Dost mu, uşak mı?!

ABD ne arıyor? Gerçekten, bu ABD kendine dost mu arıyor, uşak mı?ABD gücüne güveniyor ve bu gücün sarhoşluğuyla ‘Ben yaptım oldu!’ mantığıyla (mantıksızlığıyla) tüm...

ABD ne arıyor? Gerçekten, bu ABD kendine dost mu arıyor, uşak mı?
ABD gücüne güveniyor ve bu gücün sarhoşluğuyla ‘Ben yaptım oldu!’ mantığıyla (mantıksızlığıyla) tüm dünyayı idare etmeye kalkıyor.
Onun bu hukuk tanımaz tavırlarına karşı çıkanları ise, önce tehdit edip daha sonra yaptırımlarla cezalandırmaya yelteniyor.
Aslında kabahat bizde; 1947’den beri ABD bizim içimizde ve bizi içeriden kemiriyor. Biz hâlâ onun dostluğuna ve müttefikliğine methiyeler düzüyoruz.
ABD’nin bizi uşak olarak görüp, bize köle muamelesi yaptığını anlamamız için 70 sene mi geçmesi gerekiyordu? 
Malum, kaleler içlerinden fethedilir. Bizim içimizde onların işbirlikçileri olmasa, düşmanla el ele verip içerideki halkı sindirmeselerdi bu denli sınırsız mesafe kat edemezlerdi.
Oysaki biz millet olarak, seçip başa geçirdiklerimizi ve atayıp amir konumuna getirdiklerimizi hep bizi savunsunlar, bizim başımızı öne eğdirmesinler diye baş tacı ettik.
Uşak olup, bizi satsınlar diye görevlendirmedik!
Ülkelerine ziyarete giden başbakanlarımızı istiskal edip, boynu bükük gönderen ABD’ye hep birlikte karşı durabildik mi? 
Aynı başbakanımız, bu kez Sovyetler’le iş tutmaya kalkışınca idamla cezalandırıldı. Biz ise, bu uğursuz eylemi alkışladık ve bu uğursuz günü bayram diye kutladık.
ABD, içimizdeki beyinsizlerle iş tutarak onca darbeye imza atıyor ve biz her seferinde NATO’ya CENTO’ya bağlılığımızı, katilimize âşık olurcasına ilanı aşk ediyoruz!
Halbuki NATO’ya bağlılığımızın ne menem şey olduğunu nimet-külfet dengesizliğinde görmüştük. Zira her külfete katlanmamızı karşın, ihtiyaç duyduğumuz nimetini bir türlü göremedik.
Talep ettiğimizde de meşhur Johnson mektubu ve bilahare ABD ve NATO ambargolarıyla karşılaşmıştık. 
1974 yılında Kıbrıs’a çıkarma yaptığımızda, NATO silahlarını ve bu arada askerimizin elindeki piyade tüfeğini (G-3) bile kullanamayacağımızı bize bildirdiler.
Bugün de PKK’ya, YPG’ye, PYD’ye, vb.ne bize karşı kullanılmak üzere vermiş oldukları silah, mühimmat ve lojistik destekleri görünce, ABD’nin bize karşı olan düşmanca tavrının değişmediğini ve değişmeyeceğini anlıyoruz.
Zira böyle dost ve müttefik düşman başına!
Evet, yine başa dönelim ve can alıcı soruyu bir daha soralım: Asıl kabahat onlarda mı, bizde mi?
Sürekli düşmanla iş tutan içimizdeki beyinsizlerde mi?
Şu affedilmez gerçeği kabul etmek zorundayız ki ABD, 70 sene boyunca, içimizde, kendisine uşaklık yapacak insanları devşirdi ve biz bunun farkında olmadık, olamadık!
Bu ayıp da bize yeter de artar bile!
NOT: Yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere, müsaadelerinizle... F.B.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Davanın düşük çocukları 17 Nisan 2024 | 185 Okunma Örnek siyasetçi Bahçeli 15 Nisan 2024 | 452 Okunma Seçim analizi -3- 13 Nisan 2024 | 251 Okunma Bayram ama nasıl 10 Nisan 2024 | 50 Okunma Seçim analizi -2- 08 Nisan 2024 | 155 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar