ODTÜ’nün Sarı Söğüt Ormanında

Ne tesadüf, aşağıdaki yazıyı kaleme alalı tam dört yıl olmuş. O günlerde de ODTÜ ormanını talan etmek gündemde yer almış olmalı ki, bir anımdan yola çıkarak sözü oraya...

Ne tesadüf, aşağıdaki yazıyı kaleme alalı tam dört yıl olmuş. O günlerde de ODTÜ ormanını talan etmek gündemde yer almış olmalı ki, bir anımdan yola çıkarak sözü oraya getirmişim. ODTÜ ormanının yalnızca ağaç kümesi olmadığını, üniversitenin bilimsel ve özgürlükçü genetiğini koruyan bir kale olduğunu da bilen vandallar, o yıllarda da katliam girişiminde bulunmuş olmalılar.

Bir gecede 12 bin ağacı yok etmekle övünenler şimdilik kazanmış gibi görünüyor. ODTÜ anlayışının rahlesinden geçen her canlı gibi, bir ağacın da hesap sormaya evrilebileceğini bilmiyorlar. Bilmiyor!

Yıl 1976, aylardan Ekim… 2. yılımı bitirdiğim ODTÜ’de, danışman hocam İran’lı Drahşan’ın da yanlış yönlendirmesiyle, arkamdan dersler bırakarak zor bela okumaktayım. Aslında okuyamamaktayım çünkü 1974 yılı Ekim ayında okulumuzu kara gömlekli faşistlerin basmasından sonraki çıkan olaylar yüzünden sürekli boykottayız.

Boşluktan yaralanarak lisanslı bisiklet sporuna başlamışım. Antrenman yapmak için o kadar çok vaktim var ki, bir ara bisiklet milli takım kampına bile çağrılıyorum…

Her ay, Kızılay’daki Hachette Kitabevine gelen sınırlı sayıdaki Miroir du Cyclisme dergisini alıyorum. Tek kelime Fransızca bilmeden okuyorum! O yıllarda Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu, Anıtkabir çevresinde yapılan kriteryum yarışıyla başlamakta.

Erol Küçükbakırcı liderliğindeki takımımız güçlü ama Sovyetler, 1976 Olimpiyatları 4 bin metre takım takipte altın madalya kazanan Vladimir Osokin’li pist takımlarıyla gelmişler. Şahane bir yarış olacak. Kadim dostum, ev arkadaşım Süha’nın Renault’suyla parlak bir Pazar sabahı yola çıkıyoruz. Arabada Birgül de var…

O yılların beceriksiz erkek nesli olarak Birgül’le ne sevgili ne de arkadaş olabilmişim; öylesine, iki arada bir derede bir şey! Hafta sonunda gezmek varken onu bisiklet yarışı izlemeye götürüyorum! Yarış bitiyor.

Genel müdürlüğünü “Komando Ayvaz”ın yaptığı Gazi Eğitim Enstitüsünde okuyan Birgül sınav sonuçlarına bakmak istiyor. Okulun girişinde polisler var. Birgül kapı yerine, telleri aralanmış okul duvarından diğer arkadaşları gibi geçeceğini söylüyor. O arabadan çıkınca uzaktaki polisler bize doğru seğirtip kimlik soruyor: birimizde ODTÜ, diğerimizde ise hukuk var… Torpido gözünde ise, sakladığım Cumhuriyet! …“Çıkın arabadan, gelin bakalım…”

Doğruca, o yılların meşhur emniyet binasının 6. katına götürülüyoruz; pencerelerinden insanların düştüğü! Sorgucular her yarım saatte bir kapı kilitlerini şıngırdatarak açıyor; her gelen aynı soruları yineliyor. Fiziksel şiddet, zorlama yok…

Sakinliğime şaşırıyorlar; “aptallığımdan” diyemiyorum…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Son Güneş Tutulması örneğinde bilimin popülerleştirilmesi 13 Nisan 2024 | 37 Okunma Umarım 2054 yerel seçimlerinde 30 Mart 2024 | 39 Okunma Ergun Hiçyılmaz’ın ardından 14 Şubat 2024 | 446 Okunma Deve pazarlığı 27 Ocak 2024 | 117 Okunma Ülke tarihinin gördüğü en ‘siyasi’ yerel seçim 10 Ocak 2024 | 148 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar