Orta Doğu’nun dört atlısının kısa tarihi
Yalnızca son 99 yıldır değil, belki de yaklaşık 999 yıldır millet olarak sık düştüğümüz hatalardan biri; yaşadığımız bu toprakların kadim kültürler açısından merkezi...
Yalnızca son 99 yıldır değil, belki de yaklaşık 999 yıldır millet olarak sık düştüğümüz hatalardan biri; yaşadığımız bu toprakların kadim kültürler açısından merkezi konumunu ve dolayısıyla gizli tarihini yeterince tartışmamaktır.
Hem epey iddialı; hem de mesleğimizin güncellik koşulunu ânında karşılamayan bir cümle oldu farkındayım. Ama iddialı da olsa tezin kanıtlarını sunacağım ve konu giderek öylesine güncelleşecek ki, yazının sonlarında Türkiye'nin, Erdoğan döneminde Mısır, Suriye ve elbette İsrail ile kurduğu/ kuracağı ilişkilerin nicelik ve niteliğinin milletin ne kadar yararına olduğu kendiliğinden ortaya çıkacak.
Türkiye; yalnızca Büyük Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu üzerinden İslamiyet bağlamında değil, bölgede Roma İmparatorluğu'ndan ilk zamanlarından beri en hareketli ve kontrolü zor azınlık millet olan Yahudilik açısından da ve ayrıca Hrıstiyanlık açısından da merkezi konumda bir ülkedir.
Esed/Esad; Mursi/ Sisi, Netenyahu/Peres; Sünni/Nusayri; Müslüman/ Kıpti, Musevi/İsevi ayrımlarını incelerken daha derinden bakmalıyız. Nihayetinde anlatacağımız yer Orta Doğu'dur. Çoğu zaman Osmanlı dönemi de dâhil Batı'ya boynumuz tutulurcasına bakmaktan...