Antep’te bir Amerikalı

Bazı şehirler sahip olduğu coğrafi konum, bazı şehirler verimli toprakları, bazı şehirler tarihi kültürel mirası, bazı şehirler mutfağı bazı şehirler aidiyet zincirini pekiştiren yazarları ve...

Bazı şehirler sahip olduğu coğrafi konum, bazı şehirler verimli toprakları, bazı şehirler tarihi kültürel mirası, bazı şehirler mutfağı bazı şehirler aidiyet zincirini pekiştiren yazarları ve şairleri ile öne çıkar. Gaziantep yukarıda adı geçen bütün zenginliklerin hepsine sahip illerimizden biri.

Edebiyat deyince çok az şehir Gaziantep kadar şanslıdır. Ülkü Tamer’in Allaben Öyküleri, Onat Kutlar’ın İshak’ı ve Mitat Enç’in, Uzun Çarşı’nın Uluları adlı öykü kitapları şehrin ruhuna katılmış maya olarak kabarmaya devam eden metinler. Her üçü de kendi tarzında türünün en güzel örnekleri.

Bu yazı için özellikle 1909- 1991 yılları arasında yaşamış olan Mitat Enç’i merkeze almak istiyorum. Merhum Mitat Enç, hem Uzun Çarşı’nın Uluları adlı öykü kitabı hem de çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı Selamlık Sohbetleri isimli hatıra kitabı ile Türkiye Tarihi’nin gündelik hayatına dair paha biçilmez bilgiler sunuyor.

Selamlık Sohbetleri üzerine onlarca makale yazmak mümkün. Bu yazı için beni en çok şaşırtan bilgiden bahsetmek itiyorum. Merhum Mitat Enç, Gaziantep’in değişmesini anlatırken şu bilgiyi veriyor:

“Değişmenin en çarpıcı yanıysa, kenti çevreleyen çıplak kızıl tepelerdi... Evliya Çelebi, güneş yüzü görmeden, ormanların içindeki kervan yollarından geçip Bağdat’a gittiğini yazar. Oysa o günden bu yana, kızıl tepelerde gölgesine sığınacak tek bir ağaç bile kalmamıştı. Bu tepelerin ağaçlandırılması gerektiğine öncülük edenlerden birisi de, kırk yıldır Amerikan Hastanesi’nin yöneticiliğini yapan Merryl Isely adında bir yabancı oldu. Her önüne gelenin yakasına yapışıp, Amerikan aksanlı Antep ağzıyla, ağaçlandırmanın gereği üstüne uzun nutuklar atarken; vali, belediye reisi, ortalama yurttaştan tutun da, zaman zaman ziyarete gelen devlet uluları bile bu vaazdan yakalarını pek kurtaramıyorlardı. Yine onun öncülüğü ile bir ağaçlandırma derneği kurulmuş, okullar ve esnaf derneklerine kadar, her yana bu ağaçlandırmanın gereği duyurulup, göreve sahip çıkma fikri yaygınlaşmaya başlamıştı. Sonunda, Tarım Bakanlığı istimlâklara girişerek, her dikim döneminde binlerce çam, meşe, karaağaç fidanı dikti. Isely, kentin dışında yaşayan tanıdıklarını ziyarete her gidişinde, slayd makinesini kurup, hızla göğerip, boy atmaya başlayan genç ormanın gelişimini, ay be ay çektiği saydamlarda gösterip, tüm ayrıntıları ile anlatmayı zevk edinmişti.” (Selamlık Sohbetleri sh.222-223)

Yukarıdaki satırları okuyunca kitabı kapatıp edindiğim bilgiyi zihnime yerleştirmeye çalıştım. Neden bir Amerikalı Antep’in ağaçlandırılması için seferber olmuştu? Konuyu Amerikan tarzı imaj yönetimi kapsamında değerlendirip değerlendireceğimi düşünürken; neyse ki, aradığım cevabı, Gazi Üniversitesi Türk Halkbilim Anabilim Dalı’nda yapılan yüksek lisans tezinin kitap olarak yayınlanan satırlarında buldum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bayram neşesinin dışında kalmamak, lâkin içine de girememek... 12 Nisan 2024 | 97 Okunma Öz orucu, söz orucu, köz orucu ve seçim kampanyaları... 05 Nisan 2024 | 231 Okunma Kitapların sayfaları gençlere ve çocuklara çok mu uzak? 29 Mart 2024 | 147 Okunma Negatif nasihatler ile insan-ı kâmil değil, esfel-i safilîn olunur... 22 Mart 2024 | 317 Okunma Anlam dünyamızın duvarlarını dinleyerek öreriz 15 Mart 2024 | 204 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar